Ana içeriğe atla

Şap Ticaretinden Tuz Ticaretine Foça ve Mirası

"... Foça şapının Ceneviz’e verilmesidir. Şap, Ortaçağ’ın en önemli stratejik ürünlerinden birisidir. Anadolu, şap madeni bakımından oldukça zengindi. Şap, özellikle yün ve pamuk liflerinin ayrışmasını sağlıyor ve boyanın kumaşa sabitleşmesini mümkün kılıyordu. Şap ticareti, İngiltere’den Almanya’ya kadar çok geniş bir alanı ilgilendiriyordu. Anadolu’da; Şebinkarahisar [Colonna], Foça [Foglio] ve Gediz’de [Kadoi] şap madeni çıkıyordu. Dokumacılığın gelişmesiyle birlikte bu maddeye duyulan gereksinim daha da arttı. Anadolu’nun bu maden açısından ne kadar zengin olduğunu Batılılar biliyordu. Ceneviz ve Venedik, bu madenin tekelini elde etmek için uğraş veriyorlardı. Cenevizliler, sonrasında gözlerini adalara ve Küçük Asya kıyılarına çevirmişlerdi. Bizans tarihçisi Dukas’ın anlattığına göre 8. Mihail Paleolog, 1275 yılında Cenevizli Manuel Zaccaria ailesine Foça’nın zengin şap madenlerini dirlik olarak verdi. Dukas, şap madeninin oldukça basit yöntemlerle işlenecek duruma geldiğini yazar. Şap, ateşle temasa geçtiği zaman alev alır, suya konulduğu zaman kum haline gelir ve daha bir sürü işlemlerden geçtikten sonra işlenecek duruma gelir ve Avrupa’ya ihraç edilirdi..."

Bu alıntı İzmir Akdeniz Akademisi tarafından düzenlenen bir konferansın ürünü olarak yayınlanan Şap Ticaretinden Tuz Ticaretine Foça ve Mirası isimli kitaptan yapılmıştır. 

Doç. Dr. Alp Yücel Kaya, kitabın önsözünde kitabı şöyle tanıtmıştır. 

"Prof. Dr. Zeki Arıkan’ın uzun yıllardan bu yana devam ettirdiği titiz literatür ve arşiv araştırması bize Foça’nın, Akdeniz’deki bu hikayesinin tüm ayrıntılarını veriyor, Foça’yı Akdeniz’le, Akdeniz’i Foça’yla düşünmemizi sağlıyor. Cenevizlilerden Osmanlılara kadar uzanan süreçte insanlar ve şeylerin hareketini anlatırken güncel arkeolojik kazıların ortaya çıkardığı yeni bilgileri kendi araştırmasıyla harmanlayıp bize sunuyor. Foça’daki iktisadi ve toplumsal hayatın yansımalarını oluşturan mimari mirası, kent duvarları, su kemeri, yel değirmenleri, tuz depoları, mezarlık, cami, mescit incelikli araştırmasıyla kayda geçiriyor. İzmir’in, Akdeniz’e uzanan başka bir yüzünün tarihsel gelişimini görmek, Akdeniz’in hikayesini yeniden,bu defa Foça üzerinden düşünmek için bu kitap bizlere önemli bir fırsat sunuyor..."

Kitabı online olarak buradan indirebilirsiniz .

Kaynak: İzmir Akdeniz Akademisi İnternet Sayfası  https://www.izmeda.org/ 



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...