Ana içeriğe atla

İlkçağda İzmir

İzmir ile ilgili okunması gereken kitaplar listemize yeni bir kitap daha katıldı. Orjinal adı "A History of the City from the Earliest Times to 324 A.D." olan Cecil John Cadoux tarafından kaleme alınan "İlkçağ'da İzmir" "Kentin, En Eski Çağlardan İ.S. 324'e Kadar Tarihi" kitabı İletişim Yayınevi tarafından İzmir Dizisi adı altında yayınlanan 3 kitaptan birisi... 


Biraz detayına baktığımızda ilki 2000 yılında yayınlanan "İzmir Yahudileri" isimli kitapla başlayan dizi, 2001 yılında yayınlanan "Destanlar Çağından 19. Yüzyıla İzmir" kitabıyla dizideki kitap sayısını 2'lemiş. 2003 yılında ise "İlkçağda İzmir" kitabı ile dizideki yayın sayısını 3'e çıkartmış. 

Kitabın Arka Kapağı'ndan 

Kuruluşlarından, coğrafi konumlarından ve asıl olarak tarihî serüvenlerinden ötürü önemli ve şanslı sayılan bazı kentler vardır. Bu değerlendirmeler ölçeğinde bu şansı en fazla yüklenmiş şehirlerden biridir İzmir. Nitekim kent sadece bu unsurları barındırmakla kalmamış, hem tarihî özellikleri hem de doğal güzellikleri bakımından da ayrıca ve önemle anılmayı hak etmiştir. İzmir, belki de bu yüzden, yüzyıllardır kentte yaşamış, orayı mesken tutmuş, şehre gelip geçmiş seyyahları, bilim insanlarını, tarihçileri ve araştırmacıları adeta araştırmaya/incelemeye tahrik etmiştir. İşte C. J. Cadoux da aynı zamanda doğum yeri olan bu kentin büyüsüne kapılan araştırmacıların en önemlilerinden biridir. İlkçağ’da İzmir kitabı, nicelik ve nitelik açısından bir kentin İlkçağ tarihi ile ilgili yapılmış çalışmaların içinde -haklı olarak- çok önemli bir üne de sahiptir. Yazar oldukça titiz ve kapsamlı bir biçimde yaptığı çalışmasını önce doktora tezi olarak hazırlar. Ancak çalışmaları süresince İzmir tarihinden oldukça etkilenir ve ardından daha kapsamlı bir çalışmaya girişir. Sonuçta elinizdeki bu anıt eser meydana çıkar. Eser yalnızca dönemin kuru bilgisini aktarmaktan ibaret olmayıp, aynı zamanda ilgilisi için hoş, anektodal bölümler de ihtiva eder. Örneğin Cadoux, İzmir’in İlkçağ tarihini araştırdığı kitapta yer yer kentin o zaman ne kadar bakir ve güzel olduğunu da okuyucuya hatırlatmadan edemez. Aristeides’in ilkçağlarda İzmir’in sembolü Meles Çayı ile ilgili tasviri bu açıdan oldukça etkileyicidir; “Meles, denizden uzak olmayan bir yerde mağaracıklar, evler ve ağaçlar arasında yerden çıkar, bir yarma kanal içinde dinginlikle, köpüklenmeden, hızlanmadan akıp denize karışır. Ve burada balıktan bol bir şey yoktur. Bu balıklardan bazıları kıyıya gelen insanların elinden yiyecek alacak kadar insanlara alışıktır. Kaval çalındığında sanki sarhoşmuş gibi dans edercesine takla atarlar...” İzmir’in kelimenin tam anlamıyla didik didik edilmiş İlkçağ tarihini resmeden bu kitap, C. J. Cadoux’dan İletişim okurlarına bir armağan aslında.

İlk Yayın Tarihi 23 Mart 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...