Ana içeriğe atla

Gode Cengiz



Mustafa Denizli denince Altay, Metin Oktay denince İzmirspor, Gürsel Aksel dendiği zaman Göztepe aklınıza geliyorsa, Gode Cengiz dediğimizde de Karşıyaka aklınıza gelecektir. Gerçekten bu isimler size bir şeyler çağrıştırıyorsa Türkiye'de futbolun ilk kez oynandığı şehrin bir zamanlar Türkiye'yi titreten ayaklarını biliyorsunuz demektir.

Gode Cengiz kimdir diye soranlar için kısaca şu şekilde anlatabiliriz... 
1943 yılında dünyaya gelen Cengiz Kocatoros, ya da diğer adıyla Gode Cengiz, Karşıyaka eşrafınca hem sevilen hem de sayılan ender futbolculardandır. Yeşil sahalarda koşturduğu, Karşıyaka ve Altınordu formasını giydiği zaman tribünleri coşturan, Karşıyaka'ya sembol olan Gode Cengiz adını Türk futboluna altın harflerle yazdırdı. KSK'nin diğer birçok yıldızı gibi Karşıyaka Lisesi'nde yetişen sporcu, o dönemde güçlü yapısı ve kafa golleriyle sivrildi ve kısa sürede lise takımının değişmez oyuncusu oldu.

KSK Genç Takımı'nda kısa bir zamanda öne çıkan Cengiz Kocatoros, Genç Milli Takımı'nda değerli oyuncuları arasında yer aldı. Futbola başladığı ilk günden itibaren alkışlanan oyununun yanı sıra kişiliği ile de öne çıkan Gode Cengiz, milli formayı taşımanın onurunu da yaşadı.

27 yıl futbol oynadığı KSK'ye menajer olarak da hizmet verdi.

Büyük futbolcu, 23 Haziran 1985 günü Çeşme'deki yazlığında geçirdiği beyin kanaması sonucu hayata çok genç yaşta veda etti. Adına Bostanlı'da bir park açılan futbolcunun KSK standında da bir büstü bulunmaktadır.
 
"Gode Cengiz” mangal yürekli Karşıyakalıların örnek aldığı adamdır. Bu insanlara göre Karşıyaka’nın yeri Barcelona’nın Juventus’un, Real Madrid’in yanıdır, gerisi lafı güzaftır…İnançlı, kendine güvenen, hırslı bir Karşıyakalı’nın başka bir hedefi olamaz zaten…

Karşıyaka bugünlere kolay gelmedi. Karşıyaka’yı sevenler, yeşil-kırmızı için servetlerini, sağlıklarını hiçe saydılar. İşte tipik bir Karşıyakalı: Cengiz Kocatoros. Fanatik, hırslı, yerinde duramayan, doğrucu Davut ve özlenen adam… Ben onu yaşım dolayısıyla tanıyamadım. Ama “Gode” Karşıyaka’da dillerde, yüreklerde ve beyinlerde gezer durur. Benim tanımam da yürek tanımasıdır işte.

1943 yılında dünyaya gelen Cengiz Kocatoros, ya da diğer adıyla Gode Cengiz (Gode'nin anlamı ise hafif hoş demektir. Deli desen değildir, çok aklıbaşında da sayılmaz. Mahallenin tatlı delisi anlamında kullanır İzmir'liler bunu.)
 
Gode ruhunu en iyi şekilde yansıttığını düşündüğümüz, Okan Yüksel'in "Bir Sevdadır Karşıyaka" kitabından Karşıyaka'nın eski başkanı rahmetli Ali Ulvi Kiremitçiler'in kendi ağzından Gode ile ilgili bir anısı..

"1.lige çıktığımız yılda hiç unutmayacağım bir olay meydana geldi. Gode dizinden rahatsızlandı. Hem de ağır bir biçimde. İstanbul'a doktor Yorgo'ya gönderdik. Bir otelde kalıyor ve her gün aksatmaksızın Yorgo'ya tedaviye gidiyordu. Ben de her gün Yorgo'ya telefon edip durumu hakkında bilgi alıyordum. Gode'nin dizinin iyileşeceği yoktu. En son perşembe günü Yorgo'yu aradım. Çünkü pazar günü izmir'de çok önemli olan Düzcespor maçımız vardı. Yorgo üzülerek, gode'nin ayağının berbat olduğunu ve sporcunun bu ayakla sahaya çıkmasınn bir intihar olduğunu belirtti. Akşamı bekledim. Üzülerek otelden Cengiz'i aradım ve aramızda şu konuşma geçti:

-Cengiz evladım nasılsın?
-Abi bomba gibiyim. Hemen gelip pazara oynayacağım.
-Aman Cengiz, ben Yorgo'dan durumu öğrendim. bir hafta daha tedavi göreceksin.
-Ali abi, sen beni burada zincire bağlasan, ben zinciri kırıp gelirim. Mutlaka sahaya çıkacağım.
-Hayır, İstanbul'da kalacaksın.
-Abi, istersen döv, istersen söv. ama ben geliyorum.

Neticede Cengiz İzmir'e geldi. Düzce maçından önce masörümüz Cahit Yıldız, ayağına masaj yapıyordu. Şöyle eğilip baktım, midem bulandı.. Davul gibi şişmiş, mosmor bir diz. Soyunma odasından hemen çıktığımı hatırlıyorum.

Evet, Gode bu ayakla sahaya çıktı. takımın yıldızı sayılabilecek bir oyun çıkardı. Hatta gol attı. Düzce'yi 4-0 yenerek şampiyonluğa bir adım daha yaklaştık."

Karşıyaka formasının taşınması ağır bir forma olduğuna inanırdı. Bu formayı giymek her futbolcuya nasip olmadığı gibi giyildiğinde de hakkını vermek gerektiğini düşünürdü doğma büyüme Karşıyaka'lı olup kariyerinde yeşil-kırmızılı formadan başka sadece Altınordu ve Milli Takım formalarını giymiştir.

Kaynak: Tribün Dergi, Facebook/Gode Cengiz Sayfası
İlk Yayın Tarihi 21 Haziran 2011

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...