Ana içeriğe atla

Salepçioğlu ve Kadifekale

Kemeraltı'nda Anafartalar Caddesinin neredeyse orta noktasına denk gelecek bir noktada bulunan Salepçioğlu Han ve Camisi bu yüzyılın başında işte böyle bir manzarayla Kadifekale'yi selamlıyordu.


Salepçizade Hacı Ahmet Efendi'nin vasiyeti gereği dönemin İzmir Kadısı'nın kontrolünde inşa edilen Salepçioğlu Camisi, Beyler Sokağı ile Kestelli Sokağının tam ortasında, Kemeraltı ana caddesinde ise Salepçioğlu Hanın tam da arka kapısında 1905 yılında hizmete girmiştir. Vasiyetinde, çarşıda bulunan tüm taşınmazlarının gelirlerini bu cami için kullanılmasını yazdıran Hacı Ahmed Efendi, caminin alt tarafının medrese, üst tarafının ise ibadethane olarak kullanılması ile İzmir'de türünün ilk örneği olmuştur.
 
Cami bulunduğu konum itibari ile Konak düzlüğünün son noktasında yer almaktadır. Cami'den itibaren eğim Kadifekale'ye doğru yönelir.
 
Zaman içerisinde alt katında bulunan Medrese bölümü ticarete açılsada daha sonra Vakıflar Müdürlüğü tarafından tekrar orjinaline uygun olarak Kuran Kursu'na çevrilmiştir.
 
Bu caminin temel özelliği Kemeraltı'nda bulunan diğer camilerden yapı olarak farklı olmasıdır. Klasik Osmanlı mimarisinden ziyade Geç-Osmanlı izleri taşımaktadır.


İlk Yayın Tarihi 29 Kasım 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...