Ana içeriğe atla

İzmir'in Yanı Başındaki Cennet



"Foça, taş evleri, temiz denizi, adaları, el değmemiş koyları, mitolojik Siren Kayalıkları, antik kalıntıları, Akdeniz foklarıyla, İzmir’in yanı başında bir sahil kasabası. Hâlâ keşfetmediyseniz çok şey kaçırdığınızı bilin"



İzmir-Çanakkale yolundan Foça yazanına sapınca “Eski” diye bilinen ilçe merkezi Foça’ya, Yenifoça yazanından sapınca Yenifoça’ya ulaşırsınız. Bugün İzmir’den Foça’ya şehiriçi olanaklarıyla ulaşmak mümkün. İzmir’den metro ve İzban kullanarak Foça için Hatundere, Yenifoça için Biçerova istasyonlarına ulaşmanız ne kadar kolaysa, sonrası da “besleme” denilen belediye otobüsleriyle o kadar kolay. Bu yüzden, İzmir ve çevresinde oturanların gitmeyi en çok tercih ettikleri yerler arasındadır Foça. Tarihte Foçateyn (iki Foça) diye anılan bu Foça’ların bugün geçmişten gelen “Tuz çıkan Foça”, “Taş çıkan Foça” tanımlarından uzaklarda, apayrı, farklı kimlikleri var. İki Foça’da akıllara tarih, doğa, Ege mutfağı, taş evler, zeytin, zeytinyağı, Foça karası üzüm ve şarap getirir. Foça’da hangi taşı kaldırsanız altından tarih çıkar. Bunun için şehir merkezinin önemli bir bölümü kazı alanı. Buluntulara her gün yenileri ekleniyor. Örneğin, limanda, eski surların içindeki Athena Tapınağı’nın bulunduğu bölüm, kutsal liman alanı, surların temele kadar olan alt kısmı, bugün büyük ölçüde ortaya çıkarıldı. Bu tapınak ve çevresinin yeniden günışığına çıkarılması ve biçimlendirilmesi bile tek başına Foça’yı turizm açısından cazip bir adres yapacak ilginçlik ve zenginlikte.

Surların bugüne en sağlam biçimde ulaşan bölümü olan Beşkapılar Kalesi, kültür ve sanat etkinliklerinin farklı solunduğu bir mekân.

Herodot’un sözünü ettiği, M.Ö, 590-580 yıllarına ait olduğu sanılan ve dünyada benzeri bulunmadığı belirtilen Arkaik kent duvarı,  bölgedekilerin en eskisi olduğu belirtilen antik tiyatro kalıntısı, M.Ö. 1100-1025’lere dayanan demirci ocaklarından kalanlar dikkat çekiyor. 1455 yılında Fatih Sultan Mehmet tarafından Osmanlı topraklarına katılan Fatih Camisi ile onun yakınlarındaki Kayalar Camisi de dönemlerini yansıtan iyi birer mimari örneği. Elden geçirilmiş ve taşları yeniden düzenlenmiş Osmanlı Mezarlığı bir başka tarih hazinesi ki buradaki en eski taşlardan biri Kanuni dönemini işaret ediyor. Bugün askeri alan içinde kalmış bulunan Şeytan Hamamı, kent dışındaki Dışkale, kent girişindeki tepeleri süsleyen yeldeğirmenleri, kent içinde kazı alanlarındaki lahitler ve değişik tarihi kalıntılar, geçmiş dönemlerden farklı izler taşıyor.

Denize Şehrin İçinden Girebilirsiniz

Foça, tarihi yarımadanın çevresinde yer alan, halkın Büyükdeniz ve Küçükdeniz diye adlandırdığı iki koyun iki yanına dizilmiş taş evleriyle bir gerdanlık gibi. Her iki Foça’da da, taş işçiliğinin benzersiz güzelliklerini görmeniz mümkün. Çünkü Foça taşı dünyaca ünlü. Bazı sokaklar (özellikle Yenifoça’da) öylesine güzel korunmuş ki, dönem filmlerine mekân olabilecek özgünlükte. Şehrin dış mahallelerinde ve koylardaki taş kuleler ise tarihin ayrı bir anıtı olarak dikiliyor karşınıza. “Eski” diye nitelenen Foça’nın Küçükdeniz rıhtımı boyunca karşılıklı sıralanmış lokantalarında balık ve diğer deniz ürünlerinin zengin çeşitleri sizi bekliyor. Ege mutfağının çeşnisi, sofralarınızı şenlendirir burada. Zeytinyağlılar, ot ve sebze çeşitleri de bu kıyıların vazgeçilmezidir.

Yenifoça’da da lokantalar mendireğin dalgaları kestiği liman içinde. Orada da Foça’nın ünlü balık türleri ve deniz ürünlerinin, levreğin, barbunun, çipuranın, mırmırın, ahtapotun, kalamarın, karidesin değişik biçimdeki servisleriyle damağınızı şenlendirebilirsiniz.

Foça girişindeki tepelerden, Küçükdeniz’de Menendi Kafe çevresinden, bir de Beşkapılar’dan emsalsiz denebilecek günbatımı görüntülerine tanıklık edebilirsiniz. Bunların yanında Phokaia ya da Foça Karası gibi şaraplardan da alabilirsiniz, Türk rakılarından da. Butik olanları başta olmak üzere otel ve pansiyon seçenekleriyle konaklama imkanları bulabilirsiniz. Ayrıca, kıyılara serpiştirilmiş “club”lar ve tatil köyleri, berrak sularıyla ünlü, ormanların altından Midilli’ye bakan koyların sükunetine çağırır sizi. Burada şunu da vurgulamakta yarar var: İki Foça’da da, şehir içinden denize girilebilir. Şehir içi plajları da koylar kadar temizdir. Bu da, Foça’yı başka kıyı kentlerinden ayıran bir özellik. Adalara ve Siren Kayalıkları’na yapılan tekne turları ise denize girmek için bir başka renkli alternatif.


Koylara köylere uğramadan olmaz

Foça’ya gelip de köylerini, hele hele koylarını görmeden gitmek olmaz. Yenifoça-Foça arasında yer alan koylar başdöndürücü güzellikte. 

Yenifoça’dan çıktığınızda Asmadere’den (Mambo Beach) başlarsınız, sonra Sazlıca Plajları gelir. Polen Tatil Köyü, Çanak Koyu (Club Mavi), Kartdere (Acar Kamping), Foça Port Beach, Club Mackerel, Club Med, Hanedan Tatil Köyü ve Foça yakınlarında yan yana dizilmiş Mersinaki’ler diğer koylar arasında yer alıyor. Köylere gelince... Ilıpınar, eski taş evlerinin restore edilmesiyle yeni bir şekle bürünen köy. Eski köy meydanı, pınarı, camisi bugün aynen ayakta. Foça yolu üzerindeki Taşköy da özgün bir yer. Burada küçük bir zeytinyağı ve şarap fabrikası var. Köylerin en ünlüsü Kozbeyli. Benim köyüm. Tarihi Kuzubeyi Kulesi, beş yüz yıllık camisi, Türk ve Bulgar ustaların yaptığı taş evleri, Rum evleriyle dikkat çekiyor. Şu anda restore edilmiş bulunan, 1900’lü yıllarda Rum kızlarının hizmet ettiği Çapkınoğlu Meyhanesi ve evini gezebilirsiniz. Ege mutfağı ve yerel lezzetlerden tatmanız şart. Mesela soğanlı pide, piruhi, fincan böreği, ebe çöreği, çığırtma sunan Kozbeyli Sofrası, Selluka Yemek Evi, Arkadaş Kafe gibi yerleri tercih edebilir ve gündelik gereksinmelere yanıt veren iki küçük lokanta bulabilirsiniz. Ateşte kavrulmuş, taş dibekte dövülmüş “dibek kahvesi” bu köyü çekim alanı olarak belirlemeye tek başına yetiyor.

Fokların evi Siren Kayalıkları

Foça’ya adını veren fokların yurdu adalardan biri de Siren Kayalıkları. Dünya bilir Sirenlerin öyküsünü. Çünkü Homeros onları Odysseia adlı yapıtında anlatmış. Homeros’un ünlü destanı Odysseia’da Sirenler’in burada yaşadığından bahsediliyor. Efsaneye göre Sirenler, yaşadıkları kayalıkların yakınından geçenleri güzel sesleriyle büyüleyerek çağırıp esir eden kadın gövdeli, kuş kanatlı yaratıklar. Bugün yalnızca Türkiye’deki doğal miras kapsamında 14 koruma alanından birinde yer alıyor Siren Kayalıkları. Çıkmak, yüzmek ve avlanmak yasak. Yalnız tekne turu yaptığınızda yakınından geçebiliyorsunuz.

Kaynak: Hürriyet Seyahat / 10.09.2012

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...