Hardalı ile ünlü Dijon kentinde doğan Alman asıllı Fransız Gustave, gençlik yıllarında ailesinin lastik şirketinde yöneticilik yaparken, ailevi bir tartışma nedeni ile işsiz kalır. İşsizlik onu tren yollarına köprü inşa eden bir proje firmasına iter. Burada hızla yükselen ve yaratıcı fikirleri ile dünyanın en ekonomik ve sağlam köprülerini inşa eden Gustave, hızla parlayan kariyeri ile kendisini Panama Kanalı inşasında bulur. Ancak burada büyük bir hüsrana uğratır kendine güvenenleri, sonrasında aklanacağı bir yolsuzluk suçlaması ile Panama hayalleri biter. İzmir ile ilgili bu blogda bu Fransızın ne işi var diyebilirsiniz. Bazılarınız bu ismi duyduklarında İzmir'in sembol bir mekanını hatırlayabilir.
Yengen kadar karışık, Yengen kadar lezzetli... Izmir'e dair yaşanması gereken ne varsa hepsi bu blogda...