Ana içeriğe atla

Kızlarağası Hanı

İzmir'de 1744 yılında inşa edilen Kızlarağası Hanı, ziyaretçilerine tarihi atmosfer içinde dinlenme ve alışveriş imkanı sunuyor. Bir zamanlar limanda ticaret yapanların ve yolcuların uğrak mekanı olan handa, bugün de değerli taşlardan, tarihi kilimlere yüzlerce çeşit ürün satılıyor, avlusunda çay, kahve nargile keyfi yapılıyor.

İzmir- Osmanlı döneminin önemli eserlerinden Kızlarağası Hanı, tarihi atmosferi eşliğinde, ziyaretçilerine dinlenme ve alışveriş imkanı sunmaya devam ediyor...

Kızlarağası Hacı Beşir Ağa tarafından 1744'te inşa ettirilen İzmir'deki hanların en büyüğü ve görkemlisi Kızlarağası Hanı, bir zamanlar limandan ticaret yapanların ve yolcuların uğrak mekanıyken, bugün çeşit çeşit boncuklardan değerli taşlara, tarihi kilimlerden tülbentlere antika kırbaçlara kadar yüzlerce çeşit ürünün satıldığı bir çarşı.

İzmir'in en büyük camisi olan Hisar Camisi'nin batısına inşa edilen han, Cevahir Bedesteni, Bakır Bedesteni, Çuha Bedesteni ve doğudaki koridoruyla yüzyıllar öncesinin atmosferine kapılarını aralıyor.

Bir zamanlar kervanların konakladığı hanın ilk katında bugün, zümrüt, yakut, pırlanta işlemeli yüzükler, kolyeler, bileklikler, gümüş eşyalar, değersiz ama renkleriyle göz alan boncuklar, çini tabaklar, yöresel bebekler, porselen, gümüş ya da altın kaplama fincanlar, saatler, müzik aletleri, bakır cezveler, el yapımı tavla, satranç takımları, otantik kıyafetler, nargileler, kilimler, halılar, çeşit çeşit ev aksesuarları, İzmir'in simgesi saat kulesinin boy boy heykelcikleri, fesler ve tarihi kostümler, 250 yılın izlerini taşıyan, ışıl ışıl bir atmosferde satışa sunuluyor.

Avlusunda Çay, Kahve, Nargile Keyfi

Yapıldığı dönemde depolama ve ticaret amacıyla kullanılan hana inen kervanların, yüklerini boşalttığı zemin katın ortasındaki yaklaşık 600 metrekarelik avluya bakan dükkanlarda yine takılar, ev aksesuarları satışa sunuluyor. Avlunun iç bölümünde yer alan kafeterya ise tarihi ortamda çay, kahve, nargile keyfi yaşamak isteyenleri ağırlıyor.

Osmanlı döneminde geceleme amaçlı kullanılan ocaklı, nişli, bodrumlu, ahşap tabanlı odaların bulunduğu ikinci katta daha çok antika eşyalar, tarihi kilimler, eski kitaplar satan dükkanlar, gümüş atölyeleri yer alıyor. Eski bir parfüm şişesinin yanı sıra antika kırbaç gibi eşyaların satıldığı bazı antika dükkanı sahiplerinin müşteri seçtiği ve her müşteriye de satış yapmadığı biliniyor.

Hanın kapıları Kemeraltı'na açılıyor, dileyen ziyaretçiler çıkışta fincanda pişen kahvenin tadına bakabiliyor.

Yerli Yabancı Müşterileri Ağırlıyor

Hanın en eski esnafı Mustafa Kazandı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 25 yıldır handa dükkan sahibi olduğunu ve her yıl yüzlerce, binlerce yerli, yabancı turist ağırladıklarını belirtti.

Kazandı, handa 220 dükkan olduğunu, alt katta yüzyıllar önce kervanların konakladığı alandaki dükkanlarda hediyelik eşya, gümüş takılar, elbiselerin satıldığını söyledi.

Hanın üst katında ise gümüş takı, el sanatları ürünleri atölyeleri ile antika eşya satanların bulunduğunu dile getiren Kazandı, ''Buraya gelen yerli yabancı turistler aradıkları her şeyi bulabilirler. Daha çok el yapımı ürünleri tercih ediyorlar. Yabancı turistler, uçakta taşımakta zorluk çekecekleri büyük eşyaları pek almıyorlar. Çiniler, bakırlar, tipik yöresel bebekler en çok tercih ettikleri ürünler arasında'' diye konuştu.

Kazandı, İzmir'in en özel yerlerinden biri olan bu hanın bugün en büyük sorununun çevrede otopark bulunmaması olduğunu sözlerine ekledi.

Hanın Yapısı ve Tarihi

Kızlarağası Hacı Beşir Ağa'nın yaptırdığı hanın inşa kitabesindeki tarihe göre 1744'te bina edildiği anlaşılıyor. Han, çarşılı ve avlulu hanlar düzeninde olduğu için diğer Osmanlı hanlarına benzetiliyor. Üst katta avluya bakan, 5 sütunlu, 6 sıra kemerli, yegâne revakı ve cephesindeki bindirme konsollar üzerindeki çıkma cumbalı şahnişinleri sebebiyle Osmanlı han mimarisi arasında gösteriliyor. Kızlarağası Hanı, kareye yakın dikdörtgen planlı, 2 katlı, kuzey bölümdeki bedestenleri tek katlı, yaklaşık 600 metre karelik büyük avlusu olan yapıdan oluşuyor.

Geniş bir alana yayılan hanın alt katının güneyinde bir, bugünkü adıyla (Cevahir Bedesteni) kuzeyinde iki, (Bakır Bedesteni ile Çuha Bedesteni) doğusunda ise bir koridor uzanıyor. Bugün binayı içten ve dıştan, kurşun örtünün bitiminden itibaren çepeçevre, tuğladan yapılmış, iki sıralı bir kirpi saçak dolanıyor.

Hanın zemin katının depolama ve ticaret amacıyla kullanıldığı biliniyor. Hana inen kervanların burada yüklerini boşalttığı, ihraç edilmek, dükkanlarda satılmak veya depolanmak üzere ayrıldığı, alışverişler yapıldığı anlatılıyor. Deve, katır, eşek, at gibi kervan hayvanlarının yükleriyle girdikleri han avlusuna yüklerini indirdikten sonra burada gecelediği, malların, han depo ve mahzenlerinde koruma altına alındığı bilgileri de tarihi kitaplarda yer alıyor.

İzmir'in en merkezi yerine (liman ağzına) yapılan Kızlarağası Hanı'nın 1778 yılında ticari kapasitesinin zirvesine ulaştığı ve bu tarihten 19. yüzyılın son çeyreğine kadar yüz yıl süreyle bu parlak dönemini sürdürdüğü biliniyor.
Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi 21.08.2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...