Ege Bölgesi'nde şehirlere, ilçelere ve işlek karayollarına uzak pek çok küçük dağ köyü bulunur. Bu köylerin birçoğu doğa ve tarih zengini olsa da, nüfusları ekonomik nedenlerle gittikçe azalmakta ve köylerin gençleri önce okul, sonra da iş için şehirlerin yolunu tutmaktalar. İzmir'in Foça ilçesine bağlı Kozbeyli Köyü'nde ise göç olgusu daha farklı yaşanıyor. Göç buradan, köyden şehre değil; şehirlerden köye doğru yaşanıyor. Emekliliğini köyün sakin ve huzurlu havasına hakim çiftlik evinde geçirmek isteyenler her geçen gün artıyor.
Farklı amaçlarla pek çok kişinin buluştuğu bir yer Kozbeyli. Köyü, Aliağa gibi sanayi bölgelerinde çalışıp yaşamak için seçenler de var, zeytincilikle uğraşan genç girişimciler de, tatillerini Eski ve Yeni Foça ilçelerinde geçirip çam kokulu dağ havasını solumak ve organik tarım ürünleri satın almak için Kozbeyli'ye gelenler de…
TAŞ EVLER DİYARI
İzmir-Çanakkale karayolunda, Eski Foça veya Yeni Foça yol ayrımından sapılarak ulaşılabilen Kozbeyli, İzmir'e sadece 55 kilometre uzaklıkta bir Ege köyü. Emekli doktorlardan arkeologlara, şairlerden fotoğrafçılara kadar pek çok kişiyi kendisine ilk bakışta âşık eden Kozbeyli Köyü'nün tarihi 14'üncü yüzyıla dek uzanıyor. İlk olarak Saruhanoğulları Beyliği döneminde kurulduğu çeşitli belge ve tarihi kayıtlarda geçen köyün halkı, tarım ve hayvancılıkta olduğu kadar, taş ev inşaasında da usta. Hâlâ sapasağlam ayakta duran örnekler bunu açıkça gösteriyor. Bölgede ilk, dağdaki taş ocaklarından çıkarılan sarılı, kırmızılı, yeşilli taşlarla yapılmış yaklaşık 60 taş evli 'Yolmuç' denilen eski köy kurulmuş. Yolmuç, köyün şimdiki konumuna iki kilometre uzaklıkta yer alıyor.
Çandarlı Körfezi'ni karşısına alan Şaphane Dağı'nın zirvesi altındaki eski köy kalıntıları bugün ilginç bir kır yürüyüş sahası oluşturuyor. Ormandaki ağaçların gölgesinde, üzeri kuru iğne yapraklar ve çalılarla örtülü Osmanlı mezar taşları zamana meydan okuyor. Mezarlığın yaklaşık bir kilometre yukarısındaki eski köyün yıkıntıları arasında dolaşırken zeytinyağı çıkarmakta kullanılan taşlara, ahır, ev ve bahçe duvarlarına, toprak kaymasını engelleyen taş barikatlara ve hamam kalıntısına rastlıyorsunuz.
GÖKKUŞAĞI TEPESİ
Köyün Yolmuç olarak bilinen eski bölgesinden deniz manzarasını seyre dalmanın zevkine doyum olmuyor. Yağmur sonrası gökkuşağı denize bu tepeden uzanıyor. Fakat eski zamanlarda bu manzara, köy halkının başına çok işler açmış. Kalelerle korunan Foça limanına girmeye cesaret edemeyenler bu masum köyü sık sık ziyaret etmeyi tercih etmişler. Hiçbir savunması olmayan, zeytin dalı gibi barış içinde yaşamayı bilen köylüler de, nihayetinde köyün yerini değiştirme kararı almışlar. Böylece köy şimdiki yerini almış ve denizden görünmez olmuş. Köyün eski yeri ise çobanlara ve dağ yürüyüşüne meraklı gezginlere kalmış.
DAĞ ÇİLEKLERİ, KEKİKLER VE ÇİÇEKLER
Kozbeyli'nin adını, bu köyü ilk kuran ve otlattığı besili koyun sürüleri ile ünlü olan 'Kuzubeyi'nden aldığı düşünülüyor. Kasım ile mayıs ayları arasında bereketli yağmurlarla yemyeşil çimenlerle donanan Kozbeyli'nin çevresi koyun ve keçi sürülerinin de yürüyüş yapmaktan hoşlandığı bir yer.
Köyü çevreleyen ormanlar, ağaçlara ve yabani bitkilere meraklılar için zengin bir doğal park sunuyor. Asırlık çam ağaçlarının gölgesinde büyümüş meşeler, su kenarlarında açmış çiçekler, kayalar arasındaki mağaraların kapılarına süs olmuş dağ çilekleri, patika yolun iki tarafını kaplayan kekikler ve düzlüklerde coşan semizotları bu cennet bölgeye hayat katıyor. Ayrıca bu ormanlarda yabani domuz, tilki, gelincik, tavşan ve kuş türü bir arada yaşıyor. Kozbeylililer ormanların kıymetini bilerek özenle korumaya çalışıyor. Köyün en yaşlı ve bilgesi Kemal Dayı, yaz aylarında köye gelip orman kenarında piknik yapan otomobillerin plakalarını not defterine yazıyor. Ormanda ateş yakmanın yasak olduğunu hatırlatıyor. Köyün meydanındaki çeşmeyi açık bırakanları uyarıyor. Köyü tanımak isteyenlere gönüllü rehberlik yapıyor.
KOZBEYLİ'NİN KENDİNE HAS LEZZETLERİ
Şaphane Dağı'ndan akan yağmur suları ve yeraltından çıkan berrak kaynak suları ile coşan toprağın bereketi, çam ve zeytin ağaçlarını kol kola büyüterek binlerce doğal anıt oluşturuyor. Bugün köy içi ve çevre ormanlardaki pek çok zeytin ağacının 300 yıldan yaşlı olduğu sanılıyor.
Pazar günleri köy meydanında kurulan pazarda kadınlar, ördükleri hasır sepetleri; eşleri yetiştirdikleri sebze ve meyveleri satıyorlar. Pazar yerinde, köy evlerinde yapılan bal da yerini alıyor.
Yine burada ve çevre köylerde üretilen saf zeytinyağı ile yapılan yemeklerin ve salataların tadına doyum olmuyor. Zeytin, ekmek ve çay her Kozbeyli'nin kahvaltı sofrasına mutlaka konuyor...
Köy meydanındaki eski tarım ve köy aletleri ile bir müzeyi andıran antikacı, günübirlik gezginlerin mutlaka uğradıkları yerler arasında geliyor. Hemen yanıbaşındaki gözlemecisi ise iyi bir mola noktası oluyor. Diğer yorgunluk giderici mekân ise çardak altındaki masaları ile şirin köy kahvesi, meşhur içeceği ise taş içinde dövülüp hazırlanan dibek kahvesi.
KÖY KAHVESİNİN ARDINDAN
Şakir'in kahvesinin her iki yanından yukarı, 16. yüzyılda yapılmış köy camisine doğru giden dar sokaklarda top oynayan çocuklar, tahta kapıların eşiğinde ve eski el arabalarında oturup güneşlenen tavuklar, damlardan evlerin bahçesindeki nar ağaçlarına atlayan kediler, taş evler arasındaki otlaklarda keyifle beslenen kuzular ve keçiler köy yaşamının tüm coşkusu ile kalpleri ısıtıyor. Kuzubey'in Kulesi olarak bilinen taş evin yanından çıkan yol, köyün tek camisi olan eski yapıya ulaşıyor. Koyun sürüleri arasından tepeye yürüyenler hem köyün manzarasını yukarıdan izleyebiliyor, hem de dev bir kaya içinde kıble yönüne doğru oyulmuş namazgâhı keşfedebiliyor. Tepelerde define avcılarının uğramış olduğu lahitler ve kaya mezarları da bulunuyor. Köyün çıkışında yer alan Rum mahallesindeki eski taş evler de görülmeye değer tarihi yapılar arasında yer alıyor...
Tertemiz dağ havasına uyanmak, üzerine Kozbeyli zeytinyağının gezdirildiği kekikli domateslerle kahvaltı etmek, atlar, keçiler, köpekler ile birlikte uzun uzun yürümek, kalıntılara bakıp köyün tarihini çözmeye çalışmak, su kenarlarında, ormanlarda koşmak ve tüm bu tatlı yorgunluğun üzerine bir fincan dibek kahvesi içmek için keşfetmeye değer bir Ege köyü Kozbeyli…
Kaynak: Skylife
Görsel: Birgün Gazetesi
İlk Yayın Tarihi 4 Ağustos 2015
Yorumlar
Yorum Gönder