Ana içeriğe atla

İzmir'in Gizli Cennetlerinden Birisi "Potamia"


Yeni Asır Gazetesi'nden Nadir Ünsal, HaberTire internet sitesinde Ödemiş'in keşfedilmeyi bekleyen cennet köşelerinden birisi olan Bademli'yi ( antik çağlardaki adıyla Potamia) beldesini konu alan bir yazı yayınlamış. 

Her ne kadar yazar, yazının büyük bir kısmını Bademli Belediyesi'nin internet sitesinden almış olsa da  yazıyı okuduktan sonra bize kalan gidip gezmek...

Klasik tatil ve tatilci anlayışı, şimdilerde ivme kazanan yeni bir trendle hızla değişime uğruyor. Bilinen yerlere gitmek yerine, yeni diyarlar keşfetmek isteyen günümüz insanı bazen adeta burnunun dibindeki güzellikleri ne yazık ki göremiyor. Ödemiş’in Bademli beldesi de ülkemizdeki bu güzellilerden biri sadece. İzmir’e 120, Ödemiş’e 19 km uzaklıkta bulunan ‘saklı cennet’ Bademli’nin doğusunda Beydağ, batısında Ovakent, kuzeyinde Kaymakçı, güneyinde ise Aydın ilinin Köşk ve Sultanhisar ilçeleri yer alıyor. Coğrafi konumu, doğal tabiat varlıkları, yemyeşil dokusu, tertemiz bol oksijenli havası ve doğal kaynak suları ile şirin mi şirin Bademli’yi bu güne kadar görmediyseniz çok şeyler kaçırmışsınız demektir. Aynı zamanda, ‘fidancılığın’ ana yurdu olarak gösterilen Bademli’ye ayak bastığınızda sizi beldenin sıcakkanlı ve çalışkan insanları karşılayacaktır. Kendinizi bir anda samimi bir sohbetin içinde bulurken, bir yandan da “acaba ben bu insanlarla daha önce tanışmış mıydım?” diye düşüneceksiniz. 

Baş Döndürücü Güzellik 

Toplam 2 bin 900 nüfuslu Bademli, her mevsim ziyaretçilerine kapısını ardına kadar açıyor. Tarihi dokusuyla da görenleri kendine hayran bırakan şirin beldede, tarihi Salih Efendi, Çapanoğlu ve Apbaş Mescitleri ile Abdülbaki,  Hayrettin Efendi,  Kılcı Mehmet Ağa ve Derviş Ağa camileri zengin kültür varlıkları olarak hemen gözünüze çarpıyor. Akdeniz iklim özelliklerine sahip binlerce çeşit bitkinin yetiştiği Bademli,  Aydın dağlarından gelen çeşitli çayların son derece zengin kaynak suları ile besleniyor. Belediyenin kurup, işlettiği ‘Bademsu’ tesisi ise bunun en güzel örneğini teşkil ediyor. Bademlililer, 90’lı yılların başından buyana bu enfes suyu, belediyenin kanalıyla gururla iç piyasaya sunuyorlar. Çok yakında hizmete girecek olan “Bademli Barajı”, bu zengin su kaynaklarını daha da zenginleştireceğe benziyor Halkının büyük bir bölümünün ekmeğini topraktan çıkarttığı beldede, toplam tarım alanı 12 bin dekar civarında. Cenneti andıran yaylalarında ise kestane, ceviz, elma gibi meyveler ile barbunya ve fasulye gibi sebzeler yetiştiriliyor. Son dönemlerde kirazı ile ün yapan beldede her yıl bahar aylarında kiraz festivali düzenleniyor. Belde zengin bir kültürel dokuya da sahip. İğne oyası, dantel oyası, boncuk oyası ve kaneviçe tarzı el işleri özellikle bayanların ilgisini çekebilir. Bunun yanında, Çaputçul dokuma, Peştamal, Pembezar dokuma ve keçecilik hala yaşayan meslekler. Bademli, son yıllarda dağcılık ve doğa yürüyüşü kulüplerinin de ilgisini çekiyor. Yamaç paraşütü ise adrenalin tutkunlarının yükselen trendi.

Nereleri Gezelim?

Önemli tarihi yapıları ve mesire yerleri ile Bademli’nin o kadar çok gezilip, görülecek yeri var ki, bu küçük beldenin bu kadar zenginliğe sahip olmasına eminim sizler de çok şaşıracaksınız. Eğer yolunuz Bademli’ye düşerse üşenmeden her yeri gezip, görün… Fotoğraf makinenizi ise yanınıza almayı ihmal etmeyin. Bademli adını ise tarihi kayıtlarda ilk kez 1327 yılında, Aydınoğulları Beyliği’nden İbrahim Bahadır’ın, Bodamya Beyi olarak anılmasıyla görüyoruz. Bademli adının ‘ırmak yurdu’ anlamındaki ‘Potamia’dan kaynaklandığına ilişkin görüşler, bir tarlada bulunan ve üzerinde ‘Potamia’ yazısının bulunduğu toprak bir tablete dayanıyor. “Potamia” adı zaman içinde ‘Bodamya’, ‘Badomya’ gibi değişiklikle Evliya Çelebi’nin Seyahatnamesi’nde ‘Bademye’ şekline gelmiş. ‘Bademye’ ismi, 1965 yılında ‘Bademli’ olarak değiştirilmiştir. Eski Türk mimarisinin güzelliklerini yansıtan Bademli evlerin benzerlerini ise ancak Birgi’de görebilirsiniz. Bademlinin evleri Safranbolu evleri gibi özelliğini korumayı başarmış yapılardır. “Hanay” biçimi inşa edilmiş iki katlı evlerin, yan yana yapılmış odalarının önünde ise iç avluya bakan “çardak” bulunur. ‘Potomia’ kalesini mutlaka görün. Bademli’nin parkları ve mesire yerleri sizlere doğayla baş başa kalabileceğiniz eşsiz bir ortam yaratacak. Tarihe yolculuk etmek isteyenlere ise işte seçenekler…

Potamia Kalesi: XIII. Yüzyılda, Bizanslılar ya da Cevevizliler eliyle yapılmış olduğunu sandığımız kale, Pazaryeri köprüsünün doğusunda Selvi çayı ile Aktaş deresinin arasında ve her iki akarsuyun birleştiği noktaya yakın olup, Aktaş denilen yerdedir. Koruma kalesi olarak kullanıldığı düşünülmektedir.

Çeşme: Aşıklaroba mahallesinde, yukarı Kabaşlar denilen yerde, Şeyh İbrahim'lerin evinin batı duvarında 1852 yılında yapılmış bir hayrattır. Bugün suyu akmadığı için kullanılmamaktadır. Taş kitabesi ise yıllar önce sökülüp, götürülmüştür.

Türbe: Halkın, “Evliyabaşı” dediği yerde 5 mezar bulunmaktadır. Mezarşarın üstünde ise herhangi bir yapı bulunmamaktadır. Söylenceye göre mezarların yaklaşık 690 yıl önce ‘Potamia’ Bizanslıların ya da Cenevizlilerin elindeyken buraya fetih için gelen Türk birliğine ait askerlere ait olduğu sanılmaktadır.

Hayrettin Efendi Camii: Halk arasındaki söylenceye göre, Beydağ’ın ‘Korga’ yöresinden Bademli’ye “Arapbaş” adında bir oymak gelir. Oymağın beldeye yerleştiği yere günümüzde Akçalı Mahallesi adı verilir. Arapbaş oymağı önderlerinin torunlarından Hacı Haliloğlu Hayrettin Efendi tarafından XIII. Yüzyılda çarşının içine yaptırılan bu cami günümüzde tüm heybetiyle ayaktadır.

Kılcı Cami Bademli’nin en önemli yapıları arasında gösterilir. Aşıkoba Mahallesi’ndeki bu eşsiz cami iç süslemeleri ve duvar resimleriyle ile adeta göz kamaştırıyor. Camide, restorasyon çalışmaları ise halen devam ediyor. 

Salih Efendi Mescidi: 1819'da Yenikahve'de yaptırılmıştır. 1931'de onarım görmüş ve günümüzde ibadete açıktır.

Çapanoğlu Mescidi: Çapanoğlu Mustafa Ağa tarafından 1824'de Pazar yerinde yaptırılmıştır. 1946'da ise Kızılcızade Ahmed Ağa tarafından genişletilmiştir.

Derviş Ağa Camii: 1849'da Pazaryerinde Hacı Mustafa tarafından yaptırılan cami, sonradan onarım görse de günümüzde ne yazık ki özelliğini yitirmiştir.

Apbaş Mescidi:  1864'de Arapbaşoğulları tarafından yaptırılmıştır. Akçalı mahallesinde bulunan bu tarihi değer de günümüze ulaşamayan yapılar arasında yer almaktadır.

Abdulbaki Camii: 1853'de Yakaçelebi Mahallesinde Baki oğulları tarafından yaptırılmıştır, 1935 ve 1966'da iki önemli restorasyon geçirmiştir.

Kadı Oturağı: Hayrettin Efendi Cami'nin kuzey bitişiğinde, yaklaşık 200 yıllık bir yapıydı. Yapı gereçleri ise taş, ağaç ve saman karıştırılmış çamurdu. İki odası olan bu yapıda, Osmanlı döneminde kadılar otururlardı. Tarihin derinliklerine gömülen bu eşsiz yapıda, İnce Mehmet Efe’nin kızanları ile birlikte 1907 yılında zaptiyeler tarafından öldürüldüğü kayıtlara geçmiştir.

Uygarlıklar Beşiği

Küçük Menderes (antik çağlardaki adı Kaystros) ırmağının aktığı ova, her çağda verimliliğin ve bolluğun göstergesi olmuştur. Antik çağ yazarları bu topraklardan övgüyle bahsederler. Küçük Menderes’in adına ilk kez M.Ö. lX yüzyıl ozanı Homeros'un ‘İliada’  destanındaki dizelerinde rastlıyoruz. XlX yüzyılın ilk yarısında, yukarı Küçük Menderes havzasına gelen Fransız gezgini Charles Felix Marie Texier, “Description de L' Asie Minor” adlı yapıtında ise şu bilgileri veriyor. "Lydia arazisi son derece mümbit ve mahsuldardır. Tarımın içinde bulunduğu olumsuzluklara rağmen, bu ünü halen geçerlidir.... Lydia'nın başlıca silsilesini oluşturan Tmolos ( Bozdağ) bu konuda bir ayrıntı oluşturuyordu. Bahçeleriyle ünlüydü. Bağları, makbul şarapları hasıl ediyordu.... Kamışlarla örtülmüş küçük ırmak Cayster (Küçükmenderes) idi. Eskiler bu yere “Cilbiane”  adını verirlerdi. Pek verimli bir ünü vardı. Gerçekten de bu ününü bu güne kadar yitirmemiştir. Hala çeşitli ürünler verir. Biraz yukarıda ise Homeros'un sözünü ettiği ‘Asya’ çayırı vardır.” 

Yöresel Yemekler

Bademli’ye gelip de, eşsiz yemeklerini tatmamak olmaz.  Keşkek, Ekmek Dolması, Yağlı Sulu Akıtma, Kestirme, Ispanak  Çorbası, Höşmerim, Heybeli Çorba, Yağlı Ekmek, Sinkonta, Isırgan Avukması, Pancar Turşusu, Ispanak Pilavı ve Dibile türü yöresel yemekler oldukça farklı tatlar. Saçta pişirilen oğlak etinden yapılan kavurma ise beldenin favorisi. Kabakaşı ve Kalburbastı tatlıları da yemek keyfini tamamlayan unsurlar. Belediye ait Dere restoran ile beldedeki lokantaların fiyat seçenekleri ise oldukça makul.

Nasıl Gidilir, Nerede Kalınır? 

Bademli, İzmir’den toplam 120 km uzaklıkta. Özel aracınızla sadece 60 dakika. Eğer toplu taşıma araçlarını tercih ederseniz, İzmir’den tren ve otobüslerle ilk önce Ödemiş’e, ardından minibüslerle yarım saatlik bir keyifli yolculuğun ardından Bademli’ye ulaşabilirsiniz. Bilet ücreti ise 3 buçuk lira. Beldede konaklamak isterseniz, belediyenin yeni yaptırdığı toplam 5 yataklı modern konukevi tüm ihtiyacınızı karşılayacaktır.

Kaynak: Haber Tire İnternet Haber Sitesi / http://www.habertire.com/bolge-haberleri/sakli-cennet-bademli-h24508.html / 

Görseller: Yeni Asır Gazetesi https://iysr.tmgrup.com.tr/2016/01/28/659x460/1453909090171.jpg

İlk Yayınlanma 31 Ağustos 2013

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...