Ana içeriğe atla

Türk Televizyon Tarihinin Akışını Değiştiren Adam


"Benim meslek hayatımda bir dönüm noktası oldu. İlk defa ticari sinema piyasasının dışında bir ortam, devlet televizyonu, kâr amacı gütmeden, o tarihler için yüksek seyirlik, ‘rating' hesaplarına da girmeden, salt milli kültür amaçlarıyla film yapımına girişiliyor. Bu, genelde Türkiye'de sinema ortamı için, özelde de benim için farklı bir durumdu."
1975 yılında bir hemşehrisi ve adaşı Halid Ziya Uşaklıgil'in Aşk-ı Memnu adlı romanını TRT için uyarlayarak, Müjde Ar, Salih Güney, Itır Esen gibi isimlerin rol aldığı dizi ile birlikte Türk televizyon tarihini ve o günden itibaren geleceğini değiştiren isimlerden olan yönetmen Halit Refiğ 1934'te İzmir'de dünyaya geldi. Refiğ, ilk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesinde tamamladı, Robert Kolej Mühendislik Bölümünde okudu. Okul bittikten sonra askerliğini yedek subay olarak Kore'de yapan Refiğ, bu sırada amatörce 8mm filmler çekti. Refiğ, 1956'da, Nijat Özön ile birlikte yayınladıkları “Sinema” ve “Kim” isimli dergilerde, “Yeni Sabah” ve “Akşam” gazetelerinde sinema eleştirileri yazdı...


Refiğ, Atıf Yılmaz'ın “Yaşamak Hakkımdır” isimli filmin asistanlığını yaparak sinema alanındaki ilk çalışmasını gerçekleştirdi. 1960'ta ilk film olan “Yasak Aşk”ı çeken Refiğ, 1963'te “Şehirdeki Yabancı”, 1964'te “Gurbet Kuşları”, “Haremde Dört Kadın”, “Bir Türk'e Gönül Verdim” filmlerine imza attı ve bu filmlerle Moskova, Yeni Delhi ve Sorrento Film Festivallerinde çeşitli ödüller kazandı. Refiğ, 1964 yılında “Gurbet Kuşları” ile Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde “En İyi Yönetmen” ödülünü aldı.

Halit Refiğ, 1970'li yıllarda Türk sinemasının bunalıma girmesiyle televizyon filmlerine yöneldi. 1974'de Türkiye'de ilk defa İDGSA Film Arşivi tarafından başlatılan eğitim çalışmalarına katıldı ve Sinema Kursları'nda öğretmen olarak görev aldı. 1975'ten itibaren İDGSA Sinema-TV Enstitüsü'nde Öğretim Görevlisi olarak çalışmaya başladı. 1975'te TRT Kurumu adına çektiği “Aşk-ı Memnu” ile televizyon dizilerine öncü oldu ve dikkatleri üzerine çekti.

TRT'de danışman kurulunda görev alan Refiğ'in, TRT adına 1981 yılında gerçekleştirdiği Kemal Tahir'in aynı adlı romanından uyarladığı “Yorgun Savaşçı” adlı filminin yakıldığı ilan edildi. Bu film, 1993'te televizyonlarda gösterildi.

1976'da ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında Ohio Denison Üniversitesi'nde eğitim çalışmalarına katıldı. Öğrencileri ile birlikte “The Intercessors”, “In the Wilderness” adlı filmleri gerçekleştirdi.

Olgunluk döneminde daha çok düşünsel yanı ağır basan ürünler verdi. “Teyzem”, “Hanım”, “Karılar Koğuşu”, “İki Yabancı”, “Köpekler Adası” gibi filmleriyle yurt içinde ve dışında birçok ödül kazandı. Yurt dışındaki festivallerde filmleri için özel bölümler ayrıldı, çeşitli konferans, seminer ve benzeri toplantılara konuşmacı olarak katıldı.

1997 yılında Mimar Sinan Üniversitesi Senatosu kararı ile “Onursal Profesörlük” unvanı verilen Halit Refiğ'in 300'ü aşkın makalesinin yanı sıra araştırma yazıları ve “Ulusal Sinema Kavgası” adlı bir kitabı bulunuyor.

Refiğ, sinemaya girişinde ''şansının ve tesadüflerin'' kendisine çok yardım ettiğini ve o yıllarda Türkiye'de sinema üzerine akademik eğitim imkanı bulunmadığı için İngiltere'ye giderek sinema üzerine kurs gördüğünü, ardından yedek subay olarak gittiği Kore'de de ABD'lilerin uygun fiyatlı pazarlarından kamera gibi ilk sinema malzemeleri satın aldığını belirtmişti.

Türkiye'ye döndükten sonra yine şans eseri, bir arkadaşının tavsiyesi üzerine dönemin önemli dergilerinden ''Akis''den sinema yazıları yazması için teklif aldığını ifade eden Refiğ, sinemaya giriş serüvenini şöyle anlatmıştı: ''O dönemde tanıştığım Lütfi Akad, Memduh Ün ve Atıf Yılmaz gibi isimler bana ağabeylik yaptı. Atıf Yılmaz'ın asistanı olarak 1957 yılında sinemaya girdim. Sinema benim dönemimde bugün de kabul edilen altın çağlarını yaşamaktaydı. Türk sinemasının en parlak döneminde sinemaya katıldım. Sinemacı olmaya henüz lise yıllarında karar vermişti. Bu kararımı gerçeğe dönüştürmek için de kendi imkanlarımla büyük çaba gösterdim.''

Kendisi için organize edilen ''Ustalara Saygı'' gecesinde yaptığı konuşmada, 1960'lı yıllardan bu yana emek verdiği Türk sinemasının hayatında çok önemli bir yere sahip olduğunu belirten Refiğ, hayatındaki her şeyi sinemaya borçlu olduğunu anlatarak, Türk sineması adına daha yapılacak çok şey olduğunu dile getirmişti.

Ağustos ayının sonlarında safra kanalında tümör tespit edilen ve hastaneye kaldırılan ünlü yönetmen 11 Ekim 2009 günü hayata gözlerini yumdu.

Ardında yukarıda yazmakla yetinemediğimiz eserleri ve hizmetleri ile Türk Sinemasına hizmet eden bir duayenin ismini bıraktı.

İlk Yayın Tarihi : 16 Aralık 2012
Görsel: Wikipedia

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...