Milliyet Gazetesi'nin 7 Ocak 2021 tarihli Pazar ekindeki köşesinde Zeus Sunağı ve Bergama'yı konu alan Ali Canip Olgunlu'nun yazısını sizlerle paylaşmak istedik.
Kuzey Ege’nin en görkemli şehri elbette Bergama’dır. 2 bin 300 yıl önceki dünyanın anıtsal şehridir Bergama.
Anadolu’nun her yerinde derinleşiriz. Anadolu’yu Anadolu’dan dinleriz ve nihayetinde her defasında olduğu gibi yöneldiğimiz Anadolu’nun Ege’sidir. Kuzey Ege’nin en görkemli şehri elbette Bergama’dır. 2 bin 300 yıl önceki dünyanın anıtsal şehridir Bergama. Helenistik Dönem kralı Lysimakhos, bütün servetini henüz bir şehir görünümünden uzak ve adı Pergamon olan Bergama’da muhafaza etmektedir...
Anadolu’nun her yerinde derinleşiriz. Anadolu’yu Anadolu’dan dinleriz ve nihayetinde her defasında olduğu gibi yöneldiğimiz Anadolu’nun Ege’sidir. Kuzey Ege’nin en görkemli şehri elbette Bergama’dır. 2 bin 300 yıl önceki dünyanın anıtsal şehridir Bergama. Helenistik Dönem kralı Lysimakhos, bütün servetini henüz bir şehir görünümünden uzak ve adı Pergamon olan Bergama’da muhafaza etmektedir. Kralın ani ölümünden sonra, hazinesini korumakla görevlendirdiği Philetairos’a yaklaşık 6 bin talent değerinde son derece önemli bir servet kalır. Ve gözlerden ırak bu yerleşke, neredeyse tüm hazinenin imar faaliyetlerine aktarılmasıyla tarih sahnesine çıkmaya başlar. Çocuğu olmayan Philetairos, kardeşinin aynı adlı oğlu I. Eumenes’i evlat edinir. Onun ölümünden sonra yerine geçen I. Eumenes, M.Ö. 261 yılında Sardes (Sart) yakınlarında Selevkos Krallığı ile yaptığı savaşı kazanarak tam bağımsızlığını ilan eder. Ardından bu şehir krallığının başına II. Eumenes geçer ve o dönem Anadolu’nun bir baş belası haline gelen Galatları yenerek Pergamon (Bergama) şehrinin yüzyıllar boyu sürecek kaderini belirler.
Gurbetteki Zeus Sunağı
İşte ünlü Zeus Sunağı da II. Eumenes’in Galatlara karşı elde ettiği zaferi onurlandırmak için şehirde tüm görkemiyle yükselir. Günümüzde Almanya’da, Berlin Müzesi’nde sergilenen bu olağanüstü anıtsal eser, Osmanlı’nın geç dönemlerindeki siyasal kaostan yararlanılarak yurt dışına götürülmüştür (kaçırılmıştır). Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Bergama Belediyesi’nin ortak çalışması sonucu antik şehrin dijital haritasının çıkarılması da önemli bir çalışmadır. Böylece ziyaretçiler, dijital ortamda 2 bin 300 yıl öncesine götürülebilecektir. Umarım bu çalışma, diğer müze ve ören yerlerine de örnek teşkil eder.
Güneş Ülkesi Olacaktı
Tiyatro binası, kütüphanesi, agorası, akropolü ve birçok birimleriyle son derece görkemli ve planlı bir şekilde tasarlanan Pergamon, Antik Çağ şehir mimarisinin en gözde örneklerindendir. Helenistik Dönem sonrasında Anadolu’da ortaya çıkan pek çok krallıktan biri haline gelmesine karşın, M.Ö. 2’nci yüzyılın sonlarına doğru Romalıların Anadolu’yu işgal etme girişmeleriyle tarih sahnesinden silinmeye başlar. Emperyal Roma, Anadolu’da ilk olarak Pergamon Krallığı’nı ilhak eder. Hatta son Bergama Kralı Attalos, adeta krallığını Romalılara bağışlar. Buna mukabil II. Eumenes’in Efesli bir kadından olan oğlu Aristanikos, bu durumu asla kabullenmez ve Romalılara savaş ilan eder. Ülke halkının tam desteğini almasına rağmen, ülkeyi kurtarabilirse onlara modern anlamda demokrasi sözü de verir. Romalılar ülkelerinden atıldıktan sonra yeniden kuracağı bu sistemde, artık krallığının adının “Güneş’in ülkesi” olacağını tüm halka ilan eder. Ancak ve ne yazık ki yiğit Aristanikos, başarı elde edemez ve Romalılar hem Bergama Krallığı’nı, hem de kısa süre sonra Kommegene ve Pontus krallıklarını da ilhak ederek Anadolu’yu Roma’nın Küçük Asya eyaleti haline getirir.
Parşömene İlk Kitap
Bergama, Antik Dönem’de ilk kitabın basıldığı yer olarak bilinir. İskenderiye Kütüphanesi ile Bergama Kütüphanesi arasındaki rekabet nedeniyle Mısır’dan papirüs tedarik edilmesi yasaklanınca, Bergama’da parşömen (ki adı Pergamon’dan gelir) kâğıdı icat edilir. Parşömenden dolayı ilk kitap Bergama’da basıldı diyebiliriz. İskenderiye ve Efes kütüphanelerinden sonra en kapsamlı kütüphane Bergama’dadır. Günümüzde kütüphane binasının duvarları kısmen ayakta kalmasına rağmen, parşömenlerin konduğu yuvalar ilgi çeker.
Öte yandan Asklepion sağlık merkezi de, 2 bin 300 yıl öncesi dünyasının en meşhur tıp merkezlerindendi. Uyku, müzik ve çeşitli telkinlerle hastaların tedavi edildiği bu sağlık merkezi günümüzde son derece iyi korunmuş bir durumdadır.
Kaynak: https://www.milliyet.com.tr/yazarlar/ali-canip-olgunlu/bergama-ve-zeus-sunaginin-gorkemi-6424318
Yorumlar
Yorum Gönder