Eskiden troleybüsler vardı hatırlar mısınız? Elektrikler kesildiğinde çalışmayan, ara sıra boynuzları atan. “2- Talatpaşa – F.Altay, 80- Montrö – F.Altay, 70 – Montrö - Buca ...”
Konak Meydanı’ndaki üst geçitler desem ne düşünürsünüz?
Kemeraltı’ndan elimizle torbalarla köprüden geçer otobüs duraklarına veya eski iskeleye geçerdik değil mi?
Ya Palet Restaurant desem, Akasyalar, Kübana, Maksim Gazinoları desem? Zeki Müren’i, Emel Sayın’ı, Erol Evgin’i, Barış Manço’yu ilk kez yakından buralarda görmedik mi?
Eğer iç çekerek okuyorsanız çok özlemişsiniz eski İzmir’i... Hatırlamaya devam edelim o zaman...
Peki en son ne zaman Lunapark’a gittiniz ya da Fuar’ın açılışını iple çektiniz? Eskiden ne güzel nevalenizi yanınıza alıp ailecek gider saatlerce gezerdiniz değil mi? Paraşüt Kulesi’nin altından yukarıya bakmaktan başınız döner, kendinize gelmek için palmiyelerin altında bira makarna ikilisi ile hızlı bir muhabbete girerdiniz.
Kordon’da veya Karşıyaka sahilinde faytona bindiniz mi yakınlarda? Karşıyaka’daki “Krallar Önde Gider” yazan fayton sanırım herkes tarafından hatırlanır. Hala var mıdır acaba? Şöyle kırbaçını şaklata şaklata geçse gitse önümüzden...
Güzelyalı’da, Karşıyaka’da, İnciraltı’nda güneşli bir hafta sonunda çiğdeminizi alarak ailecek yürüyüş yapmayalı ne kadar oldu? Oldukça uzun zaman olmuştur.
Gündüz vakti evde otururken birden zilli tef sesi ve yanık sesli bir adamın çığırtması ile balkona fırlar, hamamda kadınların nasıl bayıldığını ayılardan öğrenirdiniz. Bazende bu bahane ile kendinizi sokağa atıp, köşede bekleyen macuncuya dadanırdınız. Şimdi ikisini de bulmanız mucize gibi bir şey...
Son olarak bir şeyi daha merak ediyorum ne kadar zamandır Kemeraltı’ndan bayramlık alışverişinizi yapmadınız? Okula başlarken aldığımız ilk önlük, parlak ayakkabılar mutlaka Kemeraltı’ndan alınmaz mıydı?
Çok özlemiş olsak bile İzmir’deki eski alışkanlıklarımızın yerini artık başka alışkanlıkların aldığını görüyoruz.
Belki gazinolarımız kapanmış, üst geçitler yerlerini büyük meydanlara bırakmış, Troleybüsler metroya dönüşmüş olabilir. Ama Kemeraltı hala yerinde duruyor. Karşıyaka artık Bostanlı deresinin orada bitmiyor. Alsancak, Güzelyalı, ve İnciraltı sahilleri sizi bekliyor hala... Kordon’da günbatımını seyrederken buzlu bir duble rakı yudumlamak hala elimizde.
Artık alışveriş merkezlerinden çıkartın kafanızı, Karşıyaka’daki Barış Heykeline ve ya Üçkuyular’daki Mehmetçik Heykeli’ne çıkın ve şehri izleyin. Güzelbahçe Balık Hali’nden aldığınız balıkları afiyetle yiyin. Roka ve taze soğan bol nasılsa... Ne zamandır pazardan alışveriş yapmamıştınız değil mi? Doldurun filelerinizi...
Foça’ya gidin, Gümüldür’e gidin, Belkahve’ye gidin. Çok güzel bir şehrimiz var. Özgür bırakın ayaklarınızı onlar sizi götürür.
Ne demiş Viktor Hugo; “Bir Prensestir İzmir”
O halde neden İzmir’i doya doya yaşamayı denemiyoruz?
Not: Bu yazı İzmir Aşkına Dergisi'nin ilk sayısı için yazılmıştı. İlk sayısı Ocak 2011'de yayınlandı. Ancak şimdilik gelen bilgiler derginin 2. sayısının olamayacağı yönünde. Yaşanan bir takım problemler nedeni ile kısa süren bir yayın hayatı olmuş...
Yorumlar
Yorum Gönder