Ana içeriğe atla

Rodos'tan Karşıyaka'ya

19 Mayıs 1919'da İtalya'nın yönetimi altında bulunan Rodos'ta varlıklı toprak sahibi Refet Ağa'nın torunu olarak doğan ve "erkek Nuran" olarak anılan Nuran'ın, Rodos'ta başlayan Karşıyaka'ya uzanan hikayesini merak ediyor musunuz? 

Çok sıcak bir hikayesi olan romanı bugüne kadar okumadıysanız geç kalmışsınız demektir. Mutlaka kendinizden, kentinizden bir şeyler bulacaksınız... 
Ailenin Rodos Kalesi içindeki evlerinde, o dönemde şehir dışında bulunan Kanamat'taki bağ evlerinde ve Uzgur köyündeki çiftliklerindeki yaşantısı, Rodos adasının Anadolu'ya en yakın noktası Kumburnu'ndaki deniz sefaları bir kız çocuğunun gözünden anlatılır. "Deniz yastık, kızlar fıstık" şarkı dizeleri bu mutlu döneme fon oluşturur.

Gençlik yıllarına vardığında Nuran, kendisinden on yaştan fazla büyük ve adanın gözde bekarı yakışıklı berber Selim'e karşı temiz ve sessiz duygular beslemeye başlamıştır. Selim'in genç kızın ilgisini zamanla farketmesiyle evine görücü göndermesinden düğüne uzanan ve sonrasında savaş yıllarında doğan ilk çocuklarına kadarki süreç, Rodos Türk toplumunun gelenekleri, alışkanlıkları ve dünya görüşleri ayrıntılı bir şekilde aktarılarak kitapta anlatılır. II. Dünya Savaşı yıllarında abluka altında büyük bir açlık felaketi ile karşı karşıya kalan ada halkının yaşadığı acı tecrübeler, kümes hayvanları ve tavşanlar tükendikten sonra sokaklarda kedi köpek de görülmemeye başlamaması, kurbağa ve salyangoz avları, bombardımanlar altında yaşam, Marmaris'ten gelen gıda yardımının yaktığı anlık umut ışıkları detaylandırılır.

Romanın ikinci bölümünde Nuran ve Selim'in savaş sonrasında Türkiye'ye geçmeye karar vermeleriyle İzmir Karşıyaka'ya yerleşmeleri ve ailenin burada toplanarak çocuklarının burada büyümeleri anlatılmaktadır.
 
"Rodos'tan Karşıyaka'ya" Nisan - Haziran 2007 döneminde birkaç ay boyunca Yeni Asır gazetesinin Ege Bölgesi'nde en çok satan kitaplar listesinde ilk sıralarda kalmıştır.
 
Şimdilerde kitabın cep boyutunda baskısını kitapevlerinde bulabilirsiniz. Kitabı okurken hiç sıkılmayacağınızı rahatlıkla söyleyebilirim.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...