Ana içeriğe atla

Egenin Kalbinde Bir Mimari Hazine Birgi Evleri

Türk Hava Yolları'nın aylık dergisi SKYLife kimi zaman konuları ile bloguma konu olmuştu. Bu ay Ödemiş - Birgi konusunu ele almış bize de paylaşmak düştü...

Birgi Anadolu mimarisi kültürümüzün ve bu topraklara olan aidiyetimizin dünden bugüne birer tapu senedi niteliğindeki kilit tafllarından.
M.S. 12. yüzyıldan itibaren Anadolu’nun doğusundan batısına doğru bir Türkmen göçü ve yerleşimi yaşandı. Anadolu Selçuklu Devleti’nin Sultan II. Mesut’un saltanatının ardından dağılmasıyla beliren Türk beylikleri özellikle Batı ve iç Anadolu ile Orta Karadeniz yörelerinde önemli bir varlık sergilediler. 13, 14 ve 15. yüzyıllarda hüküm süren Anadolu Türk Beylikleri arasında yer alan Menteşeoğulları ile Aydınoğulları beyliklerinin mimari izleri aradan geçen yedi yüz yıla rağmen Ege’nin bazı bölgelerinde hâlen nefes alıp yaşıyor. Özellikle Birgi ve Tire kültürel belleğin yaşayan bir açık hava müzesi niteliğinde. Kültürümüz adına büyük bir şans olan köklü mimari dokunun ve bu doku ekseninde gelişen yaşamın araştırılıp, gelecek kuşaklara aktarılması gerekiyor.
 
Beylikleri Merkezi Birgi

Birgi, Ege’nin iki önemli beyliği olan Menteşeoğulları ve Aydınoğulları’nı gören belde. Görkemli zamanlarında kültürel ve siyasi cazibe merkezi olmuş. Birgi’nin Orta Çağ’da bölgenin çekim merkezi oluşu mimariyi doğrudan etkilemiş. Beylikler dönemine tarihlenen cami, türbe, medrese ve hamamların yanı sıra erken dönem Osmanlı eserlerine de sık rastlanır bu topraklarda.

Birgi’nin beylikler ve erken Osmanlı döneminin önemli idare merkezlerinden biri oluşu, kültürel anlamda da bir cazibe merkezi olmasını sağlamış. Özellikle meşhur islam hukuku bilgini imam Birgivi Mehmet Efendi, beldenin tanınmasında oldukça büyük bir etken olmuş.

Doğa ile Uyumlu Mimari

Birgi’deki mimarinin biçimlenmesinde geleneksel kültürün yanı sıra Ege iklimi de önemli bir etken. Ege toprak yapısında kolaylıkla bulunan kil, tuğla yapımını kolaylaştıran bir unsurken diğer taraftan yörenin doğal taşları ile bitki örtüsünün sağladığı bol kereste ve işlenmiş ahşap elemanlar evlerin yapımındaki temel malzemeleri oluşturuyor.

Sivil Mimari Örnekleri

Kurtuluş Savaşı sırasında bir kısmı tahribata uğramış olsa da Birgi’deki önemli bazı sivil mimari örneklerinin zamana ve koşullara direnerek ayakta kalabilmesi mimari kültürümüz açısından kesinlikle çok sevindirici bir durum. Özellikle Birgi’nin tarihi köşelerinden Cami-i Kebir Mahallesi, içinde geleneksel Osmanlı sokak yapılanmasının yörede halen yaşayan bir dokusunu barındırmakta. Cami-i Kebir Mahallesi erken dönem Osmanlı sivil mimarisinin en klasik örneklerini barındırması nedeniyle kültürel belleğimizin korunması adına büyük önem taşıyor.

Bu dönem evlerinin karakteristik yarı kapalı ya da tam açık sofaları, bu sofalar çevresinde konumlu odalar, taş doku üzerine inşalı ahşap üst katlar ve çıkmalar ilk bakışta göze çarpar. Dış dünya ile evin içi arasında bir ‘sır’ oluşturan pencere kafesleri ve yapıyı adeta kolları arasına alan çatıdan dışarıya uzayan saçaklar bu dönem evlerinin belirgin özelliklerindendir.

Konaklar

Sırt sırta veren evleri, kesme taş kaplı, uzun ve dar sokaklarının ötesinde Birgi konakları ile öne çıkar. 18. yüzyıl sonu, 19. yüzyıl başlarına tarihlenen Çakırağa Konağı, Birgi konaklarının en meşhurlarından. Taş dokusu, yaz ve kış odaları, sofaları, kalem işi süslemeleri, ahşap tezyinatı, geleneksel motiflerin yanı sıra barok tarzının yansımalarının da var olduğu bir konak Çakırağa. Birgi’ye özgü sivil mimari unsurlarının neredeyse tamamını bünyesinde barındıran Çakırağa Konağı’nın yanı sıra Kerimağa ve Sandıkoğlu konakları da Birgi sivil mimarisinin önemli ipuçlarını barındırıyor.

Çeşmeler ve Hamamlar

Anadolu Türk islam mimarisinin en belirgin özelliklerinden birisi de suya verilen mimari önem olsa gerek. Yaşam alanları içerisinde adeta bir su medeniyeti oluşturulmuş. Önceki uygarlıkların da mimariye yansıyan katkılarını bünyesinde özümseyen Birgide; çeşme, hamam, su kemerleri ve su terazisi ile bu su medeniyetinin önemli tanıklarından.

Kaynak: SKYLife - Kasım 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...