Ana içeriğe atla

Sanatsever'e de Saygı

Hani hep sanata saygı, sanatçıya saygı denir ya... Bende bu defa işi tersten bakarak sanatsevere saygı adıyla dile getiriyorum.

Evet korsan sanatçıyı öldürür, ilgisizlik sanatçıyı köreltir, sanat ona saygı duyanlar olduğu sürece vardır.

Ama arkadaş bir konser için 89 TL bilet fiyatı belirlenmez ki?

2 kişi gitseniz konsere, asgari ücretin 1/3 kadarını konsere vereceksiniz demektir.

Biz İstanbul'da yaşamadığımız için sanatçıları canlı dinleme şansımız yılda bir kaç kez elimize geçiyor. Onda da ya yoğunluktan ya pahalılıktan gidemiyoruz konserlere.

89 TL kimilerine göre çok olmayabilir. Ancak açlık sınırının 2 bin TL'yi geçtiği ülkemizde gerçekten nüfusun %70'ini etkileyecek kadar pahalı.

15 Eylül'de Fuar Açıkhava'da konser verecek  Bülent Ortaçgil ve ona eşlik edecek olan müthiş orkestra ve isimleri maalesef izlemeyeceğim.

188 TL veremeyeceğim 2 saatlik bir konser için.  Diyeceksiniz ki daha ucuz biletlerde var. Evet var ama Açıkhava Tiyatrosunun etrafındaki parklarda oturup dinlemek ile aynı şey.

Üzgünüm.

Bir çözümü olabilir Sanatsever'e de saygı...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...