Ana içeriğe atla

İzmir Lezzetleri | Söğüş

Ülkenin %90'ı söğüş denilince domates ve salatalık'ın dilimlenip tuzlanarak sofraya konuşunu tarif eder. Oysaki İzmirliler için durum böyle değil. İzmirli için söğüş, son derece lüks restaurantlarda en ünlü aşçılar tarafından hazırlanmış leziz yemeklerden daha değerlidir. Söğüş bir sokak yemeğidir, seyyar arabada ya da dükkan önünde taburelere oturarak yenilince pek bir lezzetli olur. 

Kimi kaynaklara göre Sefaradlarla birlikte İzmir mutfağına yerleşmiştir. Ama yaygın kaynaklar İzmir'e Rumlardan kalan bir lezzet mirası olarak kaldığını belirtir. Türklerin sakatata olan ilgisi nedeni ile geleneksel bir Türk yemeği olarak günümüze kadar ulaştığı bilinmektedir. Bilinen en eski söğüşçü yaklaşık 200 yıl önce Menemen'den, Kemeraltı'na gelip söğüşçülük yapan Kenan Usta'dır. Habertürk internet sitesinin 2020 yılında yaptığı haberde şöyle bir bilgi de bulunmakta;

Tarihi Kemeraltı'nın bir sokağında hizmet veren kentin tanınan söğüşçülerinden Tahir Yaman (68), "Söğüşün anayurdu Balkanlardır. Bursa göçmenleri getirmiştir. Her şeye faydası var bunun. Bilhassa gözün. Göz şifadır, kuzunun en lezzetli olan yeridir. Atalarımız demişler 'Gözünün yağını yiyim'. Kellenin en lezzetli yeri gözdür. Dili, yanağı her şeyi sağlıklıdır. Beyni bilhassa çocuklara, bebeklere doktorlar tavsiye eder. Gelişim yetersizliği bulunan çocuklar için doktorlar kuzu beynini önerir" dedi.

Özetle kesin bir kaynak olmakla birlikte 

Söğüş, kuzu kellesinin haşlanmasının ardından dil, beyin, yanak ve göz çevresindeki etlerinin ayıklanması ile hazırlanır. Küçük lavaş ekmeği veya Ege'de yufka diye adlandırılan ekmekler içerisine bu etler kıyılarak servis edilir. Serviste sadece bu etler yoktur aslında, yine ince kıyılmış domates, soğan, taze yeşillikler ve kimyon olmazsa olmazlarındandır. Soğuk etler ılık lavaşın içinde enfes bir tat alır. Yanında sübye ve ayran içilmesi İzmirliler tarafından tercih edilir. Söğüşün tabakta servisi de yapılmaktadır. Ancak hızlı tüketilecek bir yiyecek olmasından ötürü dürüm şeklinde satışı daha çok tercih edilir. 

Tabakta servis edilen söğüş genelde rakı masalarının vazgeçilmez mezelerinden birisidir. 

Söğüşün Niğde  ve İzmir'de sıklıkla görülmesinin nedenlerinden birisi İzmir'de yetişen Niğdeli söğüşçülerin kendi memleketlerinde de bu geleneği sürdürmelerinden kaynaklanır. Nitekim İzmir'in ünlü söğüşçüleri arasında Niğdeli sayısı hiçte az değildir. 


İzmir'de iyi söğüşçü nerdedir derseniz, hemen hemen her semte söğüşçü bulunur. Kemeraltı, Karşıyaka Çarşı, Üçyol, Şirinyer, Buca, Bornova gibi merkezi yerlerde daha fazla görebilirsiniz. 

Birini diğerinden ayırmamak gerekir ama bir kaç tanesini burada belirtelim. Karşıyaka Aksoy'da Aytekin Usta, Karşıyaka Çarşı'da Karşıyakalı'nın Yeri, Kemeraltı'nda Hisarönü Söğüşçüsü, Kıbrıs Şehitleri'nde Hüseyin Usta, Betonyol'da Niğdeli Ahmet, Güzelyalı'da Aco, Salepçioğlu Camii arkası Değer Söğüş, Agora Celal Usta, Bitpazarı Celal Usta, ve ismini yazamadığımız onlarcası sizleri bekliyor.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...