Ana içeriğe atla

İzmir ve Yöresi Peynirleri | Kopanisti


Karaburun yarımadasının kendine özgü lezzetlerinin arasında "Kopanisti Peyniri"nin hatırı sayılır bir yeri vardır. Genellikle keçi ama zaman zaman koyun sütünden de yapılan lorun 35-40 gün boyunca tuzla yoğrulması ile hazırlanan meşakkatli bir peynir türüdür. Zaten kelime anlamı olarak da Rumca da yoğrulmuş anlamına gelen Kopanisti, günümüzde endüstriyel boyutta üretimi mevcut olmayan ve yapımı yörelere göre farklılık göstermekle birlikte, temel olarak lorun doğal fermentasyonu sonucu elde edilen, keskin kokulu, acımsı lezzette, kremsi yapıda, yumuşak ve tuzlu bir süt ürünüdür. Seferihisar'ın meşhur "Armola"sına nazaran daha az bilinen bir peynir çeşididir.

Bu nedenle Karaburun yarımadasında, Çeşme'de  ve zaman zaman Sakız Adası'nda acı peynir olarak da satıldığı görülmektedir.

Karareis (Meli) köyünden göçerek Mikanos'a yerleşen bir aile tarafından işletilen en büyük Kopanisti Mandırası da yakın zamanda kapılarını üretime kapattı.

Ağır bir aroması olduğundan lokma lokma değil de çatalın ucuyla yenmesi ile meşhur. Ayrıca direk yemektense zeytinyağı ile seyreltmek bu peynirin tadına tarifi imkansız bir lezzet daha katıyor.

İzmir mutfağının önemli ismi Nedim Atilla kopanisti ile ilgili yazdığı bir yazıda şöyle diyor; "Karaburunlu bir dostumda aldığım tarif şöyle: 'Kopanisti yapmak için, keçi sütünden yapılan lor peynirini her gün yoğurmak suretiyle 10-15 gün bekletin. Peynir yağ vermeye başlayınca, her gün azar azar tuz vererek, acı koku salana kadar, yaklaşık 10-15 gün daha yoğurun. Peynirin kıvama geldiği aldığı acı tattan anlaşılır. Bu acılık biber acılığı gibi değildir. Acılaşınca üzerine zeytinyağı gezdirip kavanozda dinlenmeye alın. Zeytinyağı içinde dinlendirilen kopanisti, artık yenmeye hazırdır.' Eskiler, 'kopanisti balıkların, bir de sarhoş alıkların peyniridir' derlermiş. Ama bendeniz hem börek içinde hem de rakı mezesi olarak doyamıyorum kopanistiye...   'Çamur', 'Armola' ve 'Kopanisti' peynirleri bizim toprakların artizan lezzetleridir; elbirliği ile yaşatmamız şart!" 

İlk Yayın Tarihi: 8 Mayıs 2010

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...