Ana içeriğe atla

İncir 2

Geçtiğimiz hafta İncir ile ilgili bir yazı yazmış ve şöyle bitirmiştik; 

İncirin biyolojisi, tarımı, faydaları gibi konular çok daha uzun bir yazı yazmayı gerektirecek. Bu konuları inceleyen sayısız tezler, makaleler ve hatta kitaplar var. Ne hepsine yer verebiliriz, ne hiç birine değinmeden bu konuyu kapatabiliriz. İncir hakkında ilk yazımızı ekonomik ve üst perdeden bilgileri içerecek şekilde yazmış olalım. Takip eden zamanda incir hakkında değişik konulara değinmeye devam edeceğiz. Sadece incir de değil üzüm, zeytin, tütün hepsi incelenmesi gereken kentin değerleri.

Yazımızı bitirmeden önce İncir'in anavatanından 1800'lü yıllarda alınan çelik örnekleri ile ABD'nin Kaliforniya eyaleti içinde incir üretiminin başladığını ve bu üretimle birlikte ABD'nin iç ihtiyacına yönelik üretimin arttırıldığını belirtmek gerek.

Hazır konu bizim için sıcakken inciri irdelemeye devam edelim istedik. Şu Amerika incirle ilgili ne yapmış acaba sizler için biraz araştırdık....

Anadolu'nun ilk demiryolu projesi 130 km'lik İzmir - Aydın hattıdır. Hepimiz bunu öğrenim hayatımızda bir kez olsun okumuşuzdur. Eğitim sistemimiz bunu öğretir ancak İstanbul varken neden ilk hat İzmir'den başlamıştır, finansörlüğünü ve müteahhitliğini kimlerin yaptığını anlatmaz. 

Çeşitli yazılarımızda belirtmiştik, İzmir'in yıldızı 1800'lü yılların ikinci yarısında  hızla parlamıştır. Verimli Ege topraklarında yetişen İncir, Üzüm, Tütün, Pamuk, Zeytin, Meyankökü, Narenciye, Buğday gibi ürünlerin kıymetinin anlaşılıp, liman aracılığı ile dünyaya ihrac edilme ihtiyacı, kente Akdeniz havzasının tüccarlarının yerleşmesini ve ticarete öncülük etmesi, bu gelişmede başlıca sebeptir. Öyle ki bir önceki İncir yazımızda bahsettiğimiz gibi bu hızlı ticaret büyüyüşü bir anda Anadolu topraklarının 2. büyük kenti konumuna taşımıştır. 

İzmir'in doğal korunaklı limanı, Menderes ve Gediz havzalarının yani Kuzey ve Güney Ege'nin verimli ovalarının ürettiği tarım ürünlerinin dünyaya açılabildiği en yakın kapıdır. O dönem kervanlarla İzmir limanına taşınan yükler, dünyaya gemilerle dağılırken, geçen yıllar taşımacılığın hızlandırılarak, ürünlerin tazeliğini kaybetmeden tüketiciye ulaşmasını sağlayacak yöntemlerin arayışını hızlandırmıştır. 1856 yıllında İngiliz Ottoman Railway Company (ORC), Padişah Abdülaziz'in verdiği imtiyaz ile kurularak, İzmir - Aydın tren yolunun inşaatına ve akabininde işletmesine başlamıştır. Bu bir trenyolu yazısı değildir ama vizyonun ve vizyonsuzluğun karşılaştırmalı olarak görülebilmesi ve kıymetlerimizin parlaması için bu bilgilerin görülmesi önemlidir. 

İzmir Ticareti ile ilgili tarihi belgeler incelendiğinde İzmir'den Amerika'ya ilk incirin 1882 tarihinde ihrac edildiği görülüyor. Daha eskisi varsa bile bu bir kayıt altına alınmadığı için iddia edemeyiz. Görülüyorki yeni kıta, iç savaştan çıktıktan sonra hızla kalkınma atağına girişmiş, ticaretin ağlarını Ege kıyılarına kadar uzandırmıştır. Ama Amerikalıların yaptığı başka bir şey daha var. Ticareti sürekli buradan başlatmak yerine, tarımı ülkesine taşımayı da becerebilmiştir. Virginia Tütünü olarak bilinen tütünü, Californiya'daki üzüm bağlarını, İncir bahçelerini, meyan kökü üretimini bu ticaret sayesinde ülkesine götürüp üretmeye başlamıştır. 

İncir'i de ülkesine taşıyan Amerikalı tüccarlar, bir süre üretimini sağlayamamışlardır. Götürdükleri tohumlar, çelikler, köklü ağaçlar uzun bir süre meyve vermemiştir. Çünkü Türk köylüsü onlara inciri satmıştır ama incir sineğini satmamıştır. 

İncir Araştırma Enstitüsü'nün araştırmalarına göre; 

Kültür incirlerimizde dişi çiçeklerle, erkek çiçekler, iki cinsi temsil eden erkek incirlerle dişi incirler üzerinde ayrı ayrı ağaçlarda bulunmaktadır. Genel olarak, bu şekilde dioik olan meyve türlerimizde tozlanma rüzgarlarla (anemofil) olduğu halde; incirlerde erkek ve dişi çiçeklerin, incirin kapalı bir şekilde bulunan çiçek tablası (reseptakulum) içerisinde bulunması nedeniyle buna imkan tanınmamaktadır. Bu nedenle kültür incirlerimizden, meyve bağlamaları için zorunlu olarak döllenmeye ihtiyaç gösteren tiplerde, döllenmeye ilek arıcığı (Blastophaga psenes) denilen ve erkek incirlerimizde simbiyotik halde yaşayan bir böcek aracı olmaktadır.

Aydın’ın Sarılop incirleri gibi, meyve bağlamak için mutlaka döllenmeye ihtiyaç gösteren incir tiplerinde, dölleme durumu ile ilek arıcığı arasındaki biyolojik ilişkiler, biyolojinin en karışık ve hayret verici örneklerinden birini teşkil eder. Bir meyve ürününden çıkan ilek arısının, bunu takip eden meyve ürününe veya dişi incirdeki meyve ürünlerine gittikleri bu zamanda, yani dişi çiçeklerin döllenme olgunluğuna varmış bulundukları aşamada, incir meyveleri istekli(receptif)dir. Yani ostiolü kapayan pullar kalkarak ağzı açılmakta ve bu olgunluk zamanında meyveler (çiçek tablası) sakızımsı bir koku yaymaktadır. İlek arısının henüz pulları iyi açılmamış incirlere zorla, kanatlarının kopması pahasına girmesini bu kokuya yormak ve bu gibi doğal olaylara bağlamak mümkündür. Mevsimin seyrine göre  Haziran başı veya Haziran ortalarında iri fındık iriliğine gelen ve parlak bir görünüm kazanan, incir meyvelerine birer hafta ara ile iki defa ilek atımı yapılmalıdır. 1  

İşte bu sinek zamanında ihrac edilmediği için Amerika'daki incir ağaçları uzun süre meyve vermemişler. OdaTV'nin  yayınladığı bir yazıda yazar Yusuf Yavuz şöyle bunu ifade eder

Ünlü Türk Botanikçi Prof. Dr. Hikmet Birand, Amerikalıların incir üretimiyle ilgili karşılaştıkları sorunları, Alıç Ağacıyla Sohbetler (TÜBİTAK Yay.) kitabında şöyle anlatmıştı: “Geçen yüzyıl sonlarına doğru Amerikalılar bizden, iklimi Ege iklimine benzeyen Kaliforniya’ya incir fidanı götürmüş, dikmişler. Fidanlar büyümüş, güzel, gürbüz ağaç olmuşlar. Ama bir türlü meyve tutmamışlar. Amerika’dan sonra birkaç uzman gelmiş, incirleri incelemişler. Anlamışlar ki dişi çiçeklerin tozlanmasında aracılık eden, baba incir çiçeklerinde kuluçka çıkaran küçük sinektir. Baba incir ve sineklerden götürdükten sonradır ki eskiden yetiştirdikleri ağaçlar meyve vermeye başlamışlar. Amerika’da çok sinek çeşidi var ama incir sineği yok; çünkü incir yok orada. Her çiçeğin özel bir böceği vardır. Her böcek türü, hoşlandığı bir bitki türünün çiçeğine dadanır. O çiçekte neyi sevmiş, neden hoşlanmışsa onu arar.2

Gel zaman git zaman artık bu tarihin üzerinden 100 yıldan fazla bir süre geçmiş. Verimli Anadolu topraklarından Kaliforniya'ya kadar uzanan incir, geçen zaman içinde Türkiye'nin ihracat kapısına rakip olmuş. Ticaret Bakanlığı'nın 2017 yılında yayınladığı bir araştırmaya göre dünya kuru incir üretiminin yarısı ülkemizden yapılırken, bizim incirlerimizle bahçesini kuran ABD üretimde dünya 3.sü olmayı başarmış. 

İşin daha vahim tarafı sadece üretip ihrac etmiyorlar, çeşitli tüketim ürünlerine çevirip kıymetini arttırıyorlar. Üzülerek belirtmeliyiz ki, dünyanın incirini üreten ülkemiz Amerika'daki kadar çok ürün çeşitliliğine sahip değil. Umarız gelecekte bu ataletten kurtuluruz. 








Kaynak:

1- ÖZEN, M., Çobanoğlu, F., Kocataş, H., Tan, N., Ertan, B., Şahin, B., Konak, R., Doğan, Ö., Tutmuş, E., Kösoğlu, İ., Şahin, N., Özkan, R., 2007. İncir Yetiştiriciliği. T.C. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, TAGEM, Erbeyli İncir Araştırma Enstitüsü.  https://apelasyon.com/yazi/5/incirlerde-dollenme

2- Yavuz, Yusuf 2017 - Amerikalılar Türkiye’den götürdükleri o sineğe çok şey borçlu - OdaTV https://odatv4.com/amerikalilar-turkiyeden-goturdukleri-o-sinege-cok-sey-borclu-0909171200.html

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...