Ana içeriğe atla

Gediz’in Güzelleri


Sadece Türkiye’nin değil, Akdeniz’in de en önemli sulak alanlarından biri olan Gediz Deltası, nesli tehlike altında olan pek çok kuş türüne ev sahipliği yapıyor.

Tuzla deyince aklınıza ne gelir. Hemen sözlükteki anlamına bakalım: Kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz veya göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer... İşte İzmir’deki Çamaltı Tuzlası da bunlardan biri. Kuş gözlemciliğine başlamadan önce, benim için de anlamı tuz çıkarılan yerdi sadece. Ama İzmir-Menemen yolundaki tuzla tabelasının hemen yanında bir tabela daha vardı: ‘İzmir Kuş Cenneti-18 km’. Bu nasıl bir birliktelikti böyle? Tuz ve kuş nasıl bir araya gelmişlerdi?...


Türkiye’nin bu en büyük deniz tuzlasını Gediz Nehri, binlerce yıl boyunca Anadolu’nun içlerinden kıyılara taşıdığı alüvyonlarla oluşturur. Batı Anadolu’nun yüksek dağlarından Murat ve Şaphane Dağı’ndan inen suların birleşmesiyle oluşan Gediz Nehri, 19. yüzyılın sonlarına kadar Çilazmak Dalyanı’nın doğusundan Ege Denizi’ne dökülüyordu. Gediz ve diğer Ege nehirlerinin taşıdığı alüvyonların giderek kıyıları doldurup deltalar oluşturması; bu geniş deltaların sadece limanları değil büyük şehirleri de yutmasıyla İzmir Körfezi de aynı tehlike ile karşı karşıya geldi. Bu nedenle Gediz’in yatağı değiştirilerek kuzeyden, Foça’dan denize açılması sağlandı. Bu sayede bir hayli genişleyen Gediz Deltası, bugün güneyde Çiğli bataklığından kuzeyde Foça’ya dek uzanıyor. Türkiye’nin en büyük deltalarından biri olan Gediz, Kırdeniz, Homa, Çilazmak ve Ragıppaşa dalyanlarına da ev sahipliği yapıyor. Coğrafi özellikleri ve insan eliyle yaratılan tuzlalarıyla da özellikle kuşlar için zengin yaşam alanları sunuyor.

Kuşlar İçin Bir Cennet



Farklı ekosistemleri içinde barındıran deltalar, pek çok canlı için uygun yaşam ve üreme ortamı oluştururlar. Çamaltı Tuzlası’nın güneydoğusundaki geniş tuz bataklıkları da, bazı kuş türleri için büyük öneme sahip. Tuzlaların yanı sıra su basar alanları, bahçeler, ağaçlık alanlar ve tarım arazileriyle birlikte Gediz Deltası, tüm Akdeniz’de eşsiz bir yaşam alanı. Türkiye’de saptanan 465 kuş türünden 267’si bugüne kadar deltada gözlenmiş. Bu türler içinde, deniz kuşları, su kuşları, kıyı kuşları, yırtıcılar, ötücüler, bozkır kuşları ve hatta orman kuşları bile yer alıyor. Alan, özellikle göç döneminde önemli sayıda su kuşunun dinlenme, beslenme alanı; yine pek çok tür için de kışlama ve üreme alanı olarak çok büyük öneme sahip. Her yıl on binlerce su kuşuna ev sahipliği yapan bölge, aralarında nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan 28 kuş türü için de ‘Önemli Kuş Alanı’ (ÖKA) ölçütlerini sağlıyor. Tepeli pelikan (Pelecanus crispus), flamingo (Phoenicopterus roseus), küçük kerkenez (Falco naumanni), mahmuzlu kızkuşu (Vanellus spinosus), kara gagalı sumru (Sterna sandvicensis), uzunbacak (Himantopus himantopus) ve kılıçgaga (Recurvirostra avosetta), bunlardan sadece birkaçı...

Flamingolar, Deltanın Sembolü


Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan tepeli pelikan, bu alanda üreyen en önemli kuş türlerinden... Kış mevsiminde 300–700 tepeli pelikanı deltada görülebilirsiniz ki, bu dünyadaki tüm tepeli pelikanların yüzde beşinden fazlası demek. Üç metreyi aşan kanat açıklıklarıyla ‘kargo uçağı’nı andıran bu kuşların uçuşlarını izlemek ise çok zevkli. Yine dünya ölçeğinde tehlike altında olan küçük kerkenez, Akdeniz martısı (Larus melanocephalusi), Hazar sumrusu (Sterna caspia) ve sumru (Sterna hirundo) için de burası önemli bir üreme alanı.

Tuzlu ortamlara en dayanıklı kuşların başında gelen flamingo, bu nedenle Gediz Deltası’nda çok sayıda bulunuyor. Beslenmek ve üremek için tuz tavalarını çok seven flamingolar, deltanın da sembolü aynı zamanda... Her yıl yaklaşık 2500–4000 çift üreyen flamingoların sayısı kış boyunca artıyor ve 20 binleri buluyor. Bu zarif canlıların en temel besini ise, bu sularda üreyen Artemia salina adındaki küçük bir karides türü. Süzgeç gibi olan gagaları sayesinde tuzlu suyu süzüp içindeki kabukluları yutan flamingoların gagalarının bu özelliği balinalarla da benzerlik gösteriyor. Aslında flamingoların o güzel pembe renklerinin nedeni de bu minik canlılar. Gri renkli olan yavru flamingolar, artemia’larla beslendikçe, besinin içinde bulunan yüksek miktardaki karoten sayesinde tüyleri muhteşem bir pembeye dönüşüyor.
Deltanın Ev Sahipleri


Deltadaki korunaklı çamur adacıklarında her yıl binlerce çift deniz kuşu kuluçkaya yatıyor. Örneğin kara gagalı sumru, Türkiye’de yalnız Gediz Deltası’nda ürüyor. Bölge, aynı zamanda bu türün Akdeniz kıyılarında düzenli olarak ürediği beş alandan biri. Delta, Türkiye’de karaleyleğin (Ciconia nigra) düzenli olarak kışladığı alanların da başında geliyor. Yakın akrabası olan hacı leyleğin (Ciconia ciconia) tersine, insanlarla pek barışık olmayan karaleylek, yuvasını da onlardan çok uzaklarda yapıyor. Nesli dünya ölçeğinde tehlike altında olan küçük kerkenez ise, göçmen bir doğan türü. Yanakları ile boyun yanları beyaz, tepesi, boğazı ve alt tarafı siyah olan mahmuzlu kızkuşu ise adını, kanadından çıkan küçük bir mahmuza borçlu. Lagünler, tuzlu ve acı bataklıklar ile göllere yuva yapan kuş, Gediz’in ünlü sakinlerinden.

Kuşlar ve diğer birçok canlı için bu kadar önemi olan alanın koruma statüsüne gelince... Gediz Deltası’nda lagünleri ve tuzlaları kaplayan 8000 hektarlık bir alan, 1980 yılında Yaban Hayatı Koruma Sahası ilan edildi. Aynı alana 1981 yılında Sit Alanı statüsü verildi. Alanın koruma sahası ve Güney Gediz Deltası’nın bir bölümünü de içine alan kısım, RAMSAR (özellikle su kuşlarının yaşam alanlarının koruma altına alınmasını kapsayan bir anlaşma) alanı olarak belirlendi. Bern Sözleşmesi gibi değişik koruma statüleri olmasına karşın, ne yazık ki delta üzerindeki insan baskısı artarak sürüyor. Mavişehir ve Çiğli bataklığından başlayıp, Sasalı’ya doğru uzanan yapılaşma bu alanı da tehdit ediyor.

Binlerce çift kuş için üreme, kışlama ve göç sırasında konaklama alanı olan, nesli tehlike altındaki pek çok kuş türünün sığınağı Gediz Deltası’nın gerçek ev sahiplerine çok daha fazla özen gösterilmesi gerekiyor.
Yalı Çapkını

Pelikan

Kara Leylek

Peçeli Baykuş

Kızıl Bacak

Sumru


Kerkenez

Kaynak: Skylife Nisan 2006

Yorumlar

  1. İnternette gezinirken sitenize rastladım gerçekten çok önemli ve güzel bilgiler vermişsiniz. Benq servisi ekibimiz olarak çalışmalarınızda başarılar dileriz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...