Ana içeriğe atla

Eşrefpaşalılar

Burak Tarık tarafından kitabı yazılan, ANSE organizasyon tarafından Tiyatro Sahnesi'ne uyarlanan oyun Mart ayından itibaren sinema filmi ile izleyenleri ile buluşuyor.

Kulak Kesiyorlardı, Kulak Kesildiler!



Oyun İzmir’in Eşrefpaşa semtinde yaşayan samimi, azimli, kendi tabirleriyle ’bitirim’ delikanlıların öyküsünü anlatıyor. Bıçkın, lafını esirgemeyen bu insanların yaşadıkları muhitin raconu gereği içki, kumar, kavga gibi kötü alışkanlıkları da vardır. Mahallenin yıllardır kapısı kilitli olan tek camisine tayini çıkan bir hocayla birlikte olumlu bir değişim geçirirler. Değişim sırasında yaşanan komik olaylar güldürürken; dramatik sahneler gözyaşı döktürüyor izleyiciye.

Oyun günümüzde adeta moda olan, özendirilmeye çalışılan mafya yaşantısına da bir başkaldırış taşıyor. Kısaca insanların silahı nasıl aldıklarını değil, nasıl bıraktıklarını anlatıyor oyun. Koca binaların arasına sıkışmış küçük evlerde, gecekondularda ne kahramanlıklar yaşandığını anlatıyor kendi mizahi üslubunca.

Oyunda Allah Kerim Necmi’nin dedikleri oyunun bir özeti oluyor aslında;

Çok kabadayı yetişti burada. Çok delikanlının kanı döküldü. Barut gibi hepsi bir an parladılar ve bittiler. Biz senden şunu öğrendik ki hocam; delikanlılık adam yaralamak değil, yaraları sarmak. Bu memlekete öğrenci, bilim adamı, mühendis, doğru dürüst insan lazım. Kabadayı değil!”
Kaynak: Mybilet, Anse

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...