Ana içeriğe atla

Can Dündar Nereye?


Evde kütüphanede buldum... Can Dündar'ı belgesel tadında izleyip, melankolik yazılarıyla hatırladığımdan kitapta da melankolik bir hikaye bekliyordum. Yanılmışım... 

Yılmaz Özdil'in "İsim Şehir Hayvan" kitabını son bölümünde kenara atmak zorunda kaldım. Yılmaz Özdil'in yazılarını günü gününe takip ettiğim için kitabını okumak çok esprili gelmiyor bana... Yine de okuyorum tabiki. 

10 sene önce yazılmış nefis bir kitap. Hele bazı bölümleri var ki etkisinde kalıyor ve hayıflanıyor insan. Biberon kuşağı isimli bölüm örneğin...

Can Dündar'ı bir solukta okuyun... Bundan sonra başlayacağım kitap Falih Rıfkı Atay'dan Zeytindağı...



Bu kitapta, çağında yaşananlara meraklı bir yazarın yüzyıl dönüşümünden aktardığı gözlemleri bulacaksınız.

Kimi Türkiye'nin en ağır kriz yıllarında, kimi terör ve savaş koşullarında yazılmış bu yazıların ortak özelliği, üçüncü binyılın kundağında geleceğini arayan âdemoğullarının beynini kurcalayan soru işaretlerini deşmesi ...

Geçtiğimiz yüzyılda kendisine yol gösteren tanıdık haritayı kaybeden insanoğlunun, yeni çağın yollarındaki istikamet arayışının izdüşümleri.

Teknolojik tahakkümden, değişen cinsel kimliklere, tek kültür tehdidinden, gençlerin yeni diline kadar değişimin göstergeleri...

Hem toplumsal hem de kişisel bir arayışın muhasebesi...

Kendi kalbini durdurmuş bir kalp doktorunun, körler okulunda bir resim öğretmeninin, kendi idam sahnesini izleyip yazmış bir yazarın ve iyiliğin nihai zaferinden umudu kesmeden orta yaşa varmış bir kuşağın tutanakları...

Bu vahşi koşu içinde bir türlü durup soramadığımız yaman bir soru bekliyor sizi içerideki sayfalarda: "Nereye?..."

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...