Ana içeriğe atla

Anılarımın Kardeşi İzmir

İlk gençliğimi İzmir'de yaşadım, son gençliğimi İzmir'de yaşayacağımı bilemiyorum. Canımdan çok sevdiğim annem İzmirliydi. Annemin hemen hemen bütün akrabası da, onun kardeşi ve abisi, dayım ve teyzem, onların çocukları ve torunları da bugün İzmir'de yaşamakta...

Yazıların çoğu "Yeni Yüzyıl", "Ateş" gazeteleri ile "İzmir İzmir", "Beko Haber" ve "Kedi" dergilerinde yayımlandı ama, kitabı oluştururken eklemeler yaparak adeta yeniden yazdım...

Refik Durbaş tarafından kaleme alınan bu güzel İzmir kitabı 2001 yılında ilk baskısını yaptı.

Adının "Smyrna"dan geldiğine aldanarak "eski" bir şehir olduğunu düşünebilirsiniz, ama o dünyanın en "genç" şehridir, benim de gençliğimin şehri... "Genç" bir şehir, çünkü tarihinin her döneminde gençleriyle ünlü... İzmir'i "genç" kılan bir de kızlarının güzelliği değil midir? O kızlar ki, tenlerine meltemin serinliğini sarmışlardır, Körfez'in imbatını sürme niyetine çekmişlerdir gözlerine... Çünkü anları ile değil anılarıyla bağlar insanı kendisine İzmir, aşık eder, tutkularına demir atar, alışkanlıklarına alıştırır. İhaneti de bağışlayıcıdır bu yüzden... Yatağını deniz, yorganını gökyüzü olarak kullanan hangi şehir var deniz kıyılarının kataloğunda? Bir de özlemlerin şehri... İzmir'de hem İzmir özlenir, hem de başka şehirler... Hümeyra Özalp Konyar'ın kaleme aldığı, Rasim Konyar'ın fotoğraflarla bezediği "İzmir" kitabının sayfaları arasında işte bu duygularla gezindim. (TÜRSAB Türkiye Seyahat Acentaları Birliği Kültür Yayınları) "İzmir" kitabı, yalnızca kent merkezi olarak İzmir'i anlatmıyor. Bu gezinin konakları arasında Bergama'nın bembeyaz sütunları; Foça'nın kayalıkları; Birgi, Selçuk ve Efes'in tarihi; Alaçatı'nın yeldeğirmenleri; Ödemiş'in ay aydınlık gökyüzü ve Çeşme'nin masmavi denizi de bulunmakta... Bir başka deyişle İzmir ve çevresinin hem tarihi, hem çağdaş yüzünün fotografisi... Bir şehir ki, geçmişi, şimdisi ve geleceğiyle okumanız için benim gibi bir yanıyla İzmirli olmanıza gerek yok. Okuduğunuzda ise İzmir ve çevresine bir geziye çıkmanın heyecanı yüreğinizi kavuracak... İzmir, özlenecek bir şehirdir çünkü içinde yaşasanız da... Bavulunuzu hazırlayın...

 
Alıntı: Sabah Gazetesi 26/06/2004

Yorumlar

  1. mail atma seçeneği bulamadığım için buradan yazıyorum. Sizden bir duyuru rica edecektim. Siyah pembe üçgen izmir derneğinin ülkenin birçok şehrinden akademisyen ve aktivistle düzenlediği nefret suçları ile mücadele haftası. link ve ayrıntılar burada: http://siyahpembe.org/haberler/iii-baki-kosar-nefret-suclari-ile-mucadele-haftasi-19-27-subat-tarihlerinde/


    Bloğunuzda yer verirseniz çok sevinirim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...