Ana içeriğe atla

Bornova'nın Köşkleri

Bornova’daki Levanten malikaneleri neredeyse tek bir bölgede toplanmış. Pek çoğu Ege Üniversitesi çevresinde. Her biri de bakımlı ve tarihini saklı tutuyor...


Belhomme Evi (Atatürk Kitaplığı): İngiliz mimar Clark tarafından 1880’de inşa edilip, Belhomme Ailesi’nden gelen ve UNESCO’da görev yapan Helene Armand tarafından restore ettirilmiş. Gösterişli dış cephesiyle büyüleyen binanın ikinci restorasyonu ise 1997’de dönemin belediye başkanı Prof. Dr. Aysel Bayraktar tarafından yapılmış. Bina bugün Bornova Belediyesi Kitaplığı (Atatürk Kitaplığı) olarak kullanılıyor.

Murat Evi (Ege Üniversitesi Gençlik Merkezi): Anglikan Kilisesi karşısında bulunan yapı, bir İngiliz ailesinden olan Edwards tarafından 1880’de inşa edilmiş. Çok büyük olan bahçesinin arka köşesinde yıkılmaya yüz tutan eski bir hamam var. Uzun seneler boyunca, binaya bakire bir kızın uğradığı rivayet edildiğinden, Murat Evi’nin adı Perili Köşk olarak kalmış. 2001’de İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin girişimleriyle restore edilen yapı bugün ise Ege Üniversitesi Gençlik Merkezi olarak kullanılıyor.

Pandespanian Köşkü (Yeşil Köşk): Üniversite kampusu girişindeki köşk, 1880’de Pandespanian Ailesi tarafından inşa edilmiş. Daha sonra Ege Üniversitesi tarafından restore edilen bina, bugün üniversitenin sosyal tesisi olarak hizmet veriyor. Havuzu ve mimari tarzıyla da gençlerin uğrak noktası.

Charlton Whittal Evi (Büyük Ev): Bugünkü Gençlik Caddesi üzerinde bulunan bina, uzun süre Hollandalı rahibelerin manastırı olarak kullanılmış. Evin ilk sahibi ünlü Whittal şirketinin kurucusu Charlton Whittal. Giraud ailesine satılan ev daha sonra Türk yetkililerine geçmiş ve bugün Ege Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılıyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...