Ana içeriğe atla

Allianoi



Allianoi, Helenistik Çağ sonrasında (İÖ.2.yy) Bergama'nın 18 kilometre kuzeydoğusunda kurulmuş. MS.2. yüzyılda büyük gelişme gösteren Allianoi, "Sağlık Tanrısı Asklepois"in yurdu olarak biliniyor...


Asklepios Antik Grek mitolojisinde hasta insanlara şifa dağıtan, hekimliğin ve tıp biliminin tanrısıydı. Apolion oğlu Asklepiosu yarı at yarı insan olan Khiron'a emanet etti. Khiron ona okuma, yazma ve önemli hastalıkların tedavisinde kullanılan ilaçların formüllerini öğretti. Asklepios un ünü kısa sürede yayıldı. Asklepios ölüleri de diriltiyordu. Zeus buna kızdığı için Asklepiosu öldürttü.


Yunanlılar asklepiosun adını yaşatmak amacı ile aynı isimle sağlık merkezleri yaptılar. Allianoi de bunlardan biri. Topraklarından 45 derece kükürtlü su çıkan şifa merkezi Atlianoi, bu özelliğiyle dünyanın dört merkezinden biri. Pergamon Krallığı'nın sayfiye yeri olan bölge, yıllarca Hydroterapi (suyla tedavi) merkezi olarak hizmet vermiş. Yortantı Baraji'nın yapım aşamasında antik değeri anlaşılan bölgede hızlandırılan kazı çalışmaları esnasında, bölgenin Helenistik Çağ'da kurulduğu ve en parlak dönemini Roma İmparatorluğu Hadrian'la yaşadığını ortaya koydu, işte o zaman da kentin sağlık merkezi Asklepionlar'dan biri olduğu anlaşılmış. Allianoi 'de Hadrian Anadolu'daki pek çok kent gibi büyük bir bayındırlık hareketi yaşanmış ve gösterişli bir Asklepieion haline dönüştürülmüş.
 

Kazılar sayesinde Bergama, ikinci bir sağlık merkezine kavuşmanın dışında arkeleoji alanında bölgenin ve Türkiye'nin önemini daha da artıran Asklepieion kültürünün Anadolu'da yaygın olduğunu da kanıtladı. Allianoi'nin MS 11.yüzyılın sonuna kadar Bakırçay havzasında önemli bir sağlık yurdu olarak kullanıldığı ve Bergama Asklepion 'unda yapılan psikoterapi tedavi merkezinden farklı olarak burada daha çok 'hydroterapi' uygulandığı yönündeki görüşler de güçlendi. Bergama'nın yaklaşık 23 kilometre doğusunda Bergama-İvrindi karayolunun üzerinde yapılan kazı çalışmalarıyla ortaya çıkarılan Allianoi antik yerleşmesi M.Ö 1. yüzyılda Paşa Ilıcası ve çevresinde kurulmuş. 1998–99 yılı kazıları sonucunda Helenistik Çağ, mimari, buluntularının yanı sıra özellikle M.S 2.yüzyıla ait pek çok arkeolojik eser ele geçirildi. Ayrıca kazılarda; çok sayıda heykeltıraşlık eser, metal eserler, çanak çömlek, kandiller, kemik objeler, çok sayıda üzeri işlemeli cam eser, 1500 civarında altın, gümüş ve bronz sikke, en son olarak da 2. yüzyıl Roma döneminden kalma bir metre 60 santim uzunluğunda kırılmamış olduğu için Büyük önem taşıyan mermer Afrodit heykeli bulundu. Bu güne kadar kazıda çıkanlar Afrodit heykeli, iki asklepios başı, torsolsr, termal havuzlar, heykeltıraşlık parçalar, dükkânlar, çeşme, şarap imalathanesi, seramik fırınları, antik kaideler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...