Ana içeriğe atla

Kayıp Gül

"Üzgünüm dostum ama, sana tutkuyla bağlananlar bir gün seni terk edecekler. Çünkü onlar sana değil, kendi tutkularına tapıyorlar yalnızca. Ve bir gün gelecek, o tutkuları başka bir tanrıça bulacak. Senden daha güzel, daha güçlü bir tanrıça! İşte o zaman sen unutulacaksın. Kendini onların övgüleriyle var ettiğin için de, unutulduğun zaman yok olup gideceksin."

Yaz boyunca zeybekler ve zeybeklik üzerine bir kaç kitap üstüste okuduktan sonra Orhan Kemal ve Serdar Özkan'ın kitaplarını bulmuştum kitaplığımda.

Orhan Kemal'in kitabı hakkında yakında dizisi çekilir bir Çukurova hikayesi diye belirtmiştim. Serdar Özkan'ın kitabı için ise şunu diyebilirim, "Dünyada bu kadar ses getirmiş bir kitap olduğunu bilmiyordum."...
 
Gerçekten bilmiyordum. Benim gibi çok sayıda kitapseverin bile bu bilgiyi bilmiyor olabilir. Serdar Özkan'ın Kayıp Gül isimli eseri dünyada 44 dilde basımı yapılmış, 65 ülkede en çok satanlar listesinde yer edinmiş. Çok şaşırdım. Bu kadar ünlü bir yazarımız ve çok satan kitabımız var ama maalesef bazı politik yazarların altında ezilip kalmışlar.

Kayıp Gül için çok fazla bir şey yazmak istemiyorum. Benim yerime eleştirmenler yazmış zaten. Resmi sitesinde tüm detayları bulabilirsiniz. Şaşıracağınıza eminim.

Ama kısa ve akıcı bir kitap. Rahatlıkla okuyabileceğiniz bir dille yazılmış.

Kayıp Gül 44 dil ile dünya edebiyatının en çok dile çevrilmiş romanları arasına girdi...

Kayıp Gül dünyanın en büyük yayınevleri Penguin (ABD) ve
Random House (İngiltere) tarafından yayınlandı...

Kayıp Gül hakkında binlerce okur yorumu için: www.facebook.com/kayipgul

Kayıp Gül Türkiye'de 2010 yılının en çok okunan romanı oldu...

İtalya'nın en çok okunan gazetesi Corriere della Sera:
"Onun ismi şimdiden Paulo Coelho, Richard Bach, hatta Saint Exupery ile birlikte anılıyor..."


Dünyanın en büyük ve en önemli haber kuruluşlarından Alman Haber Ajansı DPA'dan Kayıp Gül yorumu:
“Çağdaş bir fabl, derin ve bilgece – St. Exupéry’nin başyapıtı Küçük Prens’in tadında.”


Finlandiya’nın en çok okunan gazetesi Helsinki Sanomat’tan Kayıp Gül için “Türklerin Küçük Prensi” benzetmesi: “Türklerin Küçük Prens'i tüm dünyayı büyülüyor.”



Serdar Özkan, Kayıp Gül'ün Letonca, Fince, İtalyanca ve Romence baskılarının basın lansmanı için 19-22 Ekim'de Riga, 28-29 Ekim'de Helsinki, 30-31 Ekim'de Roma ve 22-24 Kasım'da Bükreş'te bulunacak.


Kayıp Gül Kanada Televizyonunda...

Yorumlar

  1. Merhabalar,

    "Kayıp Gül" İlk çıktığında gazete ve eklerinde tanıtımını görmüş ve özetini okumuştum. Ama kendisini okumak bir türlü nasip olmadı. O da benim okuma özürlü ve okuma tembelliği olan biri olduğumdan kaynaklanmaktadır.

    Tanıtım ve paylaşımınız için teşekkürler. Selam ve dualarımla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...