Ana içeriğe atla

Türk Tarihinde Efe ve Zeybek Kültürü

 
 
Ödemiş ve Gaziemir Belediyeleri, Tire Kültür ve Sanat Derneği, Ege Folklor Dernekleri Federasyonu ve Ege Platformu'nun ortaklaşa düzenlediği Ulusal Efe Kurultayı'nın 2.si önümüzdeki hafta başlıyor.
 
Zeybekliğin sadece bir halk oyunu çeşidi olmadığını bir yaşam tarzı olduğunu ve adım attığı her mecrada izler bırakarak yaşamını sürdürdüğü gerçeğinden yola çıkarak, konuyu bilimsel ve ehilleri tarafından ele almak isteği ile yola çıkan Kurultay, bu sene oldukça yoğun bir programa sahip.
 
Efelik ve Zeybekler konularının duayen isimlerinin katıldığı sempozyumda her bir oturum bir Efe'nin adı ile anılmış. İlk günün ilk oturumu Gökçen Efe ile başlarken, sırası ile Yörük Ali, Atçalı Kel Mehmet ve Çakırcalı Mehmet Efe sırasıyla ilk gün devam ediyor. İkinci gün ise Demirci Mehmet Efe ve Poslu Mestan Efe oturumları yer alıyor. Her bir oturumda ise konusunda en güçlü isimler konuk oluyor.
 
6 Eylül'de başlayacak olan kurultay, 7 Eylül'de 15:00'te Birgi gezisi ile sempozyum ve Ödemiş-Tire ayağını sonlandıracak.  Kurultay'ın son günü olan 8 Eylül'de Tolga Çandar, Gaziemir'de bir konser verecek. Konser 22:00'de başlayacak.
 
Yengen Blog olarak şimdiden emeği geçenleri tebrik ediyor bu çalışmaların başarılarının giderek artmasını ve halka inme ayağının hızla devreye sokulmasını diliyoruz. Bu bağlamda üzerimize düşen görevlerden kaçmayacağımızın da bilinmesini isteriz.
 
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...