Ana içeriğe atla

Sığacık'a Sığınmak

İzmir’in en güzel körfezlerinden biri Sığacık. Denizi Mavi Bayrak’lı ve serin, koyları fırtınaya karşı korunaklı. Geçmişte İon uygarlığının başkentiydi. Günümüzde ise fırtınadan kaçanların, huzur arayanların sığınağı.İzmir Seferihisar’ın 5 kilometre kadar batısındaki Sığacık Körfezi’nin akşam sohbetleri, denizcilerin maceralarıyla dolu. Doğal bir liman konumunda olan ve antik Teos kentine ev sahipliği yapan Sığacık’ın adı, rüzgardan kaçan gemi ve teknelerin burayı “barınak” olarak kullanması, yani “sığınılacak alan” olmasından kaynaklanıyor. Sığacık, 12 şehirden oluşan İon uygarlığının önemli merkezlerinden Teos’a evsahipliği yapıyor. Teos’un tarihsel özelliği sanatçılar kenti olması...

Dionysos oyuncuları, tarihte ilk oyuncu birliğini kurmuş. Antik tiyatroyu oyunculuk merkezi yapmış. Teos, Hellenistik dönemde sanatçıların ve tiyatro kumpanyalarının özerk yerleşime sahip olduğu yeryüzündeki tek kent... Aynı zamanda “africano” adlı özel mermerlerin, değirmentaşı ve şarap üretiminin merkezi.

Teos önce Pers yönetiminde kalmış, sonra Lidya, ardından yine Pers yönetimine geçmiş. İonlarla birlikte bağımsızlığını kazanmış; mimari ve ticarette önemli bir yer haline gelmiş, aynı zamanda da sanatçının dostu olarak nam salmış. Ünlü ozanlar Anakreon, Antimachos ve Epikürcü Nausiphanes de Teos’luydu... Ama ne var ki Teos’da çok önemli bir rol oynamış, sadece yazıtlar aracılığıyla bildiğimiz Dionysos Sanatçılar Birliği, devamlı bir huzursuzluk kaynağı olarak görülmüş. MÖ 2’nci yüzyılın ortalarında Teos’tan Ephesos’a sürülmüşler. Şimdilerde ise kentin tarihsel bu özelliği, çeşitli sanat ve kültür etkinlikleriyle sürdürülüyor.
 
Su ve Rüzgarla Bütünleşmek

İki yıl önce buraya yapılan Teos Marina, 400 tekne kapasiteli. Marinada tur atarken, denizcilerin yelken ve tekne maceraları hemen kulaklara çalınıyor. Marinada, yedi yıldan beri teknesinde yaşayan ve adeta denizle bütünleşmiş Hakan Güvenç’i tanıdım. Beş yıl önce “Adana Çocuk Kanser Derneği”ne gelir sağlamak amacıyla 2,7 metrelik, 6 beygir gücüne sahip botuyla 127 günde Adana’dan Hopa’ya tam 6 bin 945 kilometre yol yapmış Hakan Güvenç... Amacı, çok küçük bütçelerle denizcilik yapılabileceğini göstermek, “deniz zengini sever” önyargısının değişmesini sağlamak ve çocuklara denizciliği özendirmek.

Tutkusunu, deniz sevdasını heyecanla anlatıyor: “Yelkenle bir yerden, bir yere gitmek, doğayla işbirliği yapmaktır. Su ve rüzgarın sesinden başka bir şey duymazsınız ve gücünüzü olabildiğince kullanırsınız...”
Göbekli Yelkenci Olmaz

Bir kelebek ile 1,5 saat boyunca denizin ortasında konuşmasını gülerek anlatıyor: “Korsika açıklarındaydım. Bir ben ve bir de deniz. Teknenin ‘cenova’ yelkenine renkli bir kelebek kondu. Ve tam 1,5 saat boyunca oradan kımıldamadı. Onunla konuşa konuşa Korsika’ya doğru yolumu sürdürdüm. Ve ona dedim ki, ‘Ey kelebek. Hiçbir kara parçası görünmüyor. Konacak bir yerin yok. Ben olmasaydım ne yapardın? Denizin ortasında ne işin var?’ Sonra da başladım gülmeye, eminim, kelebek de benim için aynı şeyi düşünmüştür: Ey insanoğlu, denizin ortasında senin ne işin var?”

Hakan Güvenç, istediği gibi yaşadığını, başka kültürleri bu sayede yakından tanıdığını ve hayattaki en büyük başarısının bu olduğunu söylüyor. Sonra da elini göbeğinin üzerine koyup, biraz da gülümseyerek, “Haa bir de şunu söyleyeyim: Göbekli yelkenci yoktur. Dünyanın en güzel sporu budur” diye ekliyor.
 
Dinginlik Arıyorsanız

Sığacık’ın denizciler için en büyük özelliği, körfez içinde ikinci bir koy olması. Dibinin demir tutmaya müsait, kumlu ve dalgalara kapalı oluşu...

Denizciler “Sessizlik, sakinlik, dinginlik ve yelkenin kısa zamanda rüzgar tutmasını istiyorsanız burası...” diyorlar. Akşamları “şıkıdım” havaları duymak istiyorsanız, Marmaris, Göçek tarafları öneriliyor.

Teos Marina’nın olduğu yer, Osmanlı döneminde tersaneymiş. Osmanlı donanması buradaymış ve bir üs olarak kullanılmış. Sığacık’ın, “sığınılacak yer” olması, bu kente her dönemde denizcilerin rağbet göstermesini sağlamış.
  Kaleiçi Pazarı'nda

Sığacık’ın en güzel yeri Kaleiçi... Kanuni Sultan Süleyman zamanından kalma kalesi, denizcilere kucak açmış limanıyla iç içe girmiş balık lokantaları burada... Kalenin geçmişi Selçuklulara kadar uzanıyor. Şiddetli depremlerle harap olunca önce Aydınoğulları daha sonra Osmanlılar tamir etmiş. Kalenin Ege’deki stratejik konumunu Kaptan-ı Derya Piri Reis fark etmiş. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Teos harabelerinden taşlar getirterek kaleyi yaptırmış. Surların çevresindeki evlerin duvar ve pencerelerinde de Teos’tan gelen taşları görmek hâlâ mümkün. Kaledeki bitişik düzenli evlerin bazıları tek, bazıları iki katlı. Çoğunluğu kerpiçten, büyük bölümünün içinde iç avlu var. İki katlılarda cumbalar ve tahta panjurlar dikkati çekiyor. Evlerdeki merdivenler ve kapılar tamamen ahşap. Sığacıklılar, her pazar evlerinde yaptıkları çeşitli elişi ürünleri, yemek ve çörekleri burada halka sunuyor. Her pazarda adeta bayram yaşanıyor. 1522’de Kanuni döneminde inşa edilen tarihi Sığacık Camii, Bahriye Komutanı Parlak Mustafa Paşa tarafından yaptırılmış. Hamam ve medresesiyle birlikte bir külliye olarak canlılığını hâlâ koruyor.

Blıkçı Dedenin Avrupa Parlementosu Üyesi Torunu

Sığacık’ta gazeteci arkadaşım Sıtkı Uluç’la tur atarken, Brüksel’den tanıdığım bir simayla karşılaşıyorum. Onu hep kravat ve ceketli gördüğüm için tanımakta zorluk çekiyorum. Bir Alman milletvekili. Alman Sosyal Demokrat Partisi’nden (SPD) Avrupa Parlamentosu’nun Türk kökenli üyesi İsmail Ertuğ, şort ve tişörtüyla karşımda duruyor.

Meğerse, Ertuğ’un annesi Sığacıklı, babası da Seferihisarlıymış... Dedesi burada balıkçılık yapıyormuş. Şimdilerde de dayısı aynı mesleği sürdürüyormuş. “Her sene mutlaka 2-3 haftalığına buraya gelir, kafamı dinlerim” diyor.
  Yaratıcı Yazarlık Merkezi Kuruluyor

Sığacığın masallara konu olmuş denizinde, sualtındaki doğa güzelliğini seyretmek ve dalış yapıp zıpkınla balık avlamak isteyen meraklılar için çevredeki koylara yat gezileri düzenleniyor. Türkiye’nin en temiz ve en soğuk koylarından olan mavi bayraklı, mucizevi bir şekilde poyraz tutmayan ve dipten denize karışan tatlı kaynak suları sebebiyle diğer koylara oranla daha soğuk olan Ekmeksiz Plajı tüm görkemiyle burada... Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer, buraya bir Sanat Evi projesi hazırladı. “Uluslararası Yaratıcı Yazarlık Merkezi”nde dizi, roman, kitap veya reklam yazarları yetiştirilecek.

Kaynak: Hürriyet Seyahat / 03.09.12 Zeynel Lüle

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...