Ana içeriğe atla

Şerbetçi Kadir Ağa

Sübye, demirhindi ve karadut şerbetleri ile ünlü İbrahim Efendi'nin oğlu olarak 1864'de dünyaya gelen Şerbetçi Kadir Ağa, İstanbul'da meşhur olduktan sonra dükkanın yanması ile bütün servetini kaybederek İzmir'e gelir.
İkinci Beyler'de açtığı şerbet dükkanında üzüm, limonata, demirhindi, sübye, ayva, ekşi nar, muşmula, kavun, turunç, mandalina, portakal, şeftali, karadut, muz, çilek, kızılcık ve dağ yemişi olmak üzere birçok şerbeti İzmirlilere sunmuş. Kısa zamanda şerbetleri çok beğenilen Kadir Ağa, sadece kiraz ve karpuzdan şerbet yapamamış.

Kaynak: Apikam ve Nedim Atilla

Not: Burada bir çelişki ile karşılaştım. Apikam Usta'yı İstanbul'da doğup İzmir'e yerleşen biri olarak anlatırken, Nedim Atilla tam tersini İzmir'den sonra İstanbul'a gittiğini yazmış. Apikam'ın kaynağı Usta'nın torunu olunca doğruluk ibresini ona yönelterek bu bilgileri baz aldım.
Şu an yine İkinci Beyler'in girişinde yer alan şerbetçi olduğunu düşünüyordum ancak değilmiş.

Yorumlar

  1. Hiç duymamıştım, yeri tam olarak nerde?

    YanıtlaSil
  2. Attila İlhan, "Ulusal Kültür Savaşı" kitabında Şerbetçi Kadir'e değinmiştir: "Her büyük şehrimizde, ünü dünyayı tutmuş bir büyük şerbetçimiz olurdu. (İzmir'de Şerbetçi Kadir, yahu ne şerbetlerdi onlar!) (İlhan, Ulusal Kültür Savaşı, s.226)

    YanıtlaSil
  3. Attila İlhan, "Ulusal Kültür Savaşı" kitabında Şerbetçi Kadir'e değinmiştir: "Her büyük şehrimizde, ünü dünyayı tutmuş bir büyük şerbetçimiz olurdu. (İzmir'de Şerbetçi Kadir, yahu ne şerbetlerdi onlar!) (İlhan, Ulusal Kültür Savaşı, s.226)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...