Son okuduğum kitap bölümünde Haziran başından beri "Lamekan" duruyor. Kitap çok uzun değil 302 sayfa, ben de yavaş okumuyorum, sıkıcı da değil. Sadece okumak için fazla vakit ayıramadım.
Blogumda daha önce tanıtmıştım. Buradan ulaşabilirsiniz.
Kitabı okumaya başladığımdan itibaren yaklaşık 2 haftada bitirdim. Çok kolay ulaşabileceğiniz bir kitap değil. Ama okumanızı tavsiye edebileceğim bir kitap...
Kitabın adı Alevilik / Bektaşilik inancında tanrı katına erişmiş anlamını taşıyor. Yazar Murat Küçük, 20. Yüzyılın başındaki İzmir’de geçen romanı ‘Lâmekân’da, bir cinayet hikâyesi ekseninde, okurunu unutulmuş Rumca nefeslerin renklendirdiği İzmirli Bektaşilerin dünyasına götürüyor. Roman, şehirde bir Bektaşi dergahında yaşanan cinayeti araştıran Ali Yakup Derviş’in yaşadıkları üzerine inşa edilmiş. Derviş, cinayetin izini sürerken, Ege’de üç büyük dine mensup sufilerin gizli tarikatına ulaştıracaktır. Hikâyenin arka planında da, dönemin İttihat ve Terakki Fırkası iktidarına muhalefet eden Osmanlı Demokrat Fırkası, Osmanlı Sosyalist Fırkası, İzmir çevresinde hayat bulmuş Hurufi gelenek ve Şeyh Bedreddin düşüncesi yer alıyor.
Yorumum şu; "Bektaşilik hakkında bir şeyler biliyorsanız kitap sizi hiç sıkmaz. (doğruluğu hakkında yorum yapabilecek kadar bektaşiliği bilmem ama anlatılanları anlayabilecek kadar biliyorum) İzmir hakkında biraz bilgi sahibiyseniz ilginizi çekebilecek detay bilgiler var. Ne İzmir'i bilirim, ne Bektaşilikten anlarım diyorsanız kitap size uzak gelir, başları çok sıkılırsınız ama kitabı sabırla okursanız bir kaç kelam öğrenirsiniz. Yazar bu mükemmel konuyu sürdürüp, çok daha güzel bir kitap haline getirebilirdi. Kaliteli bir film bile çıkar bu romandan. Ancak kitabın tanıtımlarında bahsedildiği kadar Rumca nefesler yok. Sadece bir iki örnek var."
Bu arada kitap hakkında bazı bilgiler vermek istiyorum. Bilenler bilir Narlıdere çok değil 30 yıl öncesine kadar 3 köyden oluşuyordu. Aşağıköy, Yukarıköy ve Yeniköy. Sahilevleri, Altıevler ise küçük sahil semtleriydi. Yeniköy, göçmen köyüydü. Hepsi sarışın mavi gözlü balkan göçmeni vatandaşlarımızdan müteşekkildi. Yukarıköy, Alevi köyüydü. Kitapta tam olarak belirtilmese de zaman zaman Yukarıköy'de geçtiğini anlıyorum. Hatta son yıllarda yeniden yapılan Cemevi'de bu ihtimali güçlendiriyor. Şu an Narlıdere merkezinde tabelaları takip ederek yeniden restore edilen Cemevi'ne gidebilirsiniz.
Bunu da kendime görev ediniyor en kısa sürede bu cemevini gezip tanıtmaya söz veriyorum. Şeyh Bedreddin için de daha önce yazı yazdığımı hatırlıyorum ama şu an blogumda bulamadığım için sanırım yanılıyorum. Bu konuda da en kısa sürede Börklüce Mustafa ve Şeyh Bedreddin hakkında bir yazı yazacağım.
Yorumlar
Yorum Gönder