Ana içeriğe atla

Baltacı Malikanesi

Buca'nın bir çok tarihi yapıya ev sahipliği yaptığını bilmeyen yoktur herhalde. Baltacı Malikanesi'de bu yapılardan birisi...
Demostanis Baltacı, Osmanlı Hamdi Bey'le çalışmış ve arkeoloji alanında varlık göstermiş bir kişidir. Nitekim gerek ana bina gerekse bahçe mimarisinde incelemiş bir kültürün varlığı bugün dahi hissedilmektedir.


Buca'nın en eski yapıtlarından birisidir. 1863' te Abdülaziz'in İzmir'e gelişinde Buca'da kaldığı yer burasıdır. Söylentilere göre Sultan, Aliotti Bahçesine bakan kapıdan kabul edilmiş ve adet olduğu üzere, kapı bundan sonra kapatılarak bir daha kullanılmamıştır. Kesin bilinmemekle birlikte, muhtemel olarak 1890'larda Malikanenin Ispartalıyan adlı İzmirli bir zengin tüccarın mülkiyetine geçtiği anlaşılmaktadır. 19. yüzyılda Yunan Milli Bankası adına 120.000 kaimeye satın alınmıştır.
Daha sonra Venizelos burasını, savaşta ölenlerin çocukları için bir yetimhane yapılmak üzere İzmir Rum Toplumuna bağışlamıştır. 1922'de buradaki yetimler, Amerikan Kızılhaçı tarafından Yunanistan' a nakledildi. Bu tarihte Türk Devleti'ne geçen malikane Mustafa Kemal Paşa'ya bağışlandı. Fakat Paşa burasının okul yapılması istedi.Nitekim malikane 1930 lu yıllarda bu yana okul olarak kullanılagelmiştir. Buca Orta Okulu olmuş, asıl konak yatılı öğrenci yurdu, diğer müştemilat binaları da müsamere salonu v.s. olarak kullanılmıştır. Dimostanis Baltacı Malikanesi, bugün Buca Lisesi ek binası olarak kullanılmaktadır. Malikane içindeki havuz ve heykeller nostaljik yapısını korumaya devam etmektedir.

Kaynak: Buca Belediyesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...