Ana içeriğe atla

Teleferik'in Eteklerinde Yeni Bir Mekan


Artık Yengen'in yeni bir yazarı var. Yengeniz... :)

Keyifli bir pazarın konu alındığı, İzmirlilere yepyeni bir mekanın müjdelendiği yazı yengenizin kaleminden ... 


Eşim ile birlikte genellikle Pazar kahvaltılarını evde yapmayı tercih ederiz. Ne zaman dışarıda kahvaltı yapsak  sonu hayal kırıklığı olur. Ve her seferinde eşimden gelen yorum ben bundan daha iyisini hazırlardım olur.(ki hazırlar da J)

Sabah erken kalk, aç karnına onca yol tep (sözüm ona köy kahvaltısı yapacağız) bir de kahvaltı yapabilmek için boş mekan ara ya da sıra bekle...Üzerine de ballandıra ballandıra anlatılan meşhur köy kahvaltısı yerine vasat bir menü ile karşılaş.

Belki köy kültürünü hiç yaşamamış, en azından yılda 2-3 kez gidip  o taptaze yiyeceklerin tadına bakmamış olsaydık, köy kahvaltısı diye önümüze çıkardıkları ama marketlerden alınan kutu peynirlerini, hazır reçelleri,
salçaları, tereyağını, bal kaymakları, yumurtaları sırf biraz yeşil bir ortamda kahvaltı yapıyoruz diye afiyetle yer sesimizi de çıkarmazdık. Ancak köy kültürünü de orda yetişen taptaze ürünlerin tadını da çok iyi bildiğimiz için  sahte köy kahvaltıcılarına kanmıyoruz.

Tüm bunlara rağmen, yaşayacağın sıkıntılara ve hoşnutsuzluğu göze alarak bazen evde kahvaltı hazırlamaya üşenir ve eşin ile soluğu sokakta alırsın. J

İşte biz de bu Pazar hazır erken kalkmışız, oyumuzu kullanmak için de dışarıya çıkacağız, kahvaltımızı da dışarıda yapalım dedik. Ne de olsa artık beklentilerimizi minumum seviyede tutarak amacımızı açık havada karnımızı doyurmakla sınırlandırabiliyoruz. J

Çok fazla şehirden uzaklaşmadan -Üçkuyular'da oturmamıza rağmen- trafik olur endişesi ile İnciraltı'na doğru yola çıktık. Ama benim son anda Balçova'da yeni açılan bir mekana gitme önerim ile birlikte yönümüzü buraya çevirdik ve kendimizi Teleferik'in yamacında Nobili Park‘da bulduk.

Otopark sorunu yaşamadan hemen manzaralı bir masa seçip sandalyelerimize kurulduk. Konumu ve iç dekorasyonu ilk izlenimlerimize göre güzeldi..

Böylece ilk aşamayı sorunsuz geçmiş olduk. Tabii bunda eşimin payı büyük. Neden derseniz? Çok değil 15 - 20 dakika içerisinde bir anda hem otoparka dolan arabaları hem de masaların başında manzaralı masalar için bekleyen insanları görünce, eşimi dinleyip -ki herzaman dinlerim-  iyi ki erken çıkmışız dedim. 

Menüde bizim çok sevdiğimiz çingen salatası diye tabir edilen (en azından bizim için öyle) çökelek salatasını, peynirli çemeni ve  soslu kızartmayı (siz kahvaltıda severmisiniz bilmem ama ben bayılırım) görünce 2. olumlu görüşümüzü de kazandılar.

Güzel menüsüne ek olarak hızlı ve düzgün servis (ki kalabalık olmasına rağmen) güzel keyfili bir ortam da diğer artıları oldu mekanın.

Olumsuz ne vardı derseniz mekan her ne kadar köy kahvaltılarının meşhurluğundan bahsetmiyor olsa da peynir, zeytin, reçel gibi yiyeceklerin daha özenle seçilmesi gerekirdi. En azından bunları yerken marketten gidip en ucuzlarını seçmişler izlenimi bırakmamalı. 

Diğer yandan fiyatı çok uygun olmasa da (30 TL) oldukça doyurucu bir serpme kahvaltı menüleri var. Bu da bir artı ancak buna mutlaka iki kişilik bir menü alternatifi oluşturmalılar. Çünkü serpme kahvaltı menüsüne bir omlet bir gözleme takviyesi ile 4 kişi fazlasıyla doyar. Biz yarısını yiyebildikJ (Ek hiç bir şey söylemeden)

Çocuklu bir aile olmadığımızdan o kısma çok dikkat etmesek de belirtmekte yarar var çocuklar için de oyun alanları oluşturulmuş bir mekan.

Nobili Park; şehirden çok uzaklaşmadan yeşil ve deniz manzaralı bir ortamda hem de bunun için  trafik ve park sorunu yaşamadan hızlı ve güleryüzlü ve aynı zamanda doyurucu bir kahvaltı yapmak isteyenlere önerilir

Tabi iş sadece kahvaltı ile sınırlı değil akşam yemeği için de oldukça hoş bir resteurantları var. Fiyatları menüde göründüğü kadarı ile çok uçuk değil. Ancak bu konuda yorumlarımı  ilk fırsatta eşime bir akşam yemeği ısmarladıktan sonra yapacağımJ

Bu arada benim gibi meraklıysanız

Daha detaylı bilgiler için http://nobilipark.com internet sitesini ziyaret edebilirsiniz.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...