Ana içeriğe atla

Darağacı



İzmir'de böyle bir semt adının varlığını çoğu hemşerimiz bilmez.

Ama 2005 yılındaki Universiade zamanında gündeme gelmiş basında bir kaç kez köşe yazısına ve tarihçilerin bilgilerine yer verilmişti.

Neresidir Darağacı? Neden ismi bu kadar ürkütücü?...


Darağacı semti Alsancak Garı'nın ardından başlayıp, şaraphaneye kadar uzanan bölümdür. Ege Mahallesi'nin bir kısmı bu semtin içerisinde kalmaktadır. Şehitler Caddesi olarak bilinen üzerinde Alsancak Stadı, 9 Eylül Üniversitesi eski Mimarlık Yerleşkesi, Hürriyet Gazetesi gibi tanınan mekanların bulunduğu semttir.



2005 yılında yapılacak olan Üniversite Oyunları öncesinde bakıma alınan Alsancak Stadı'nın altından bir kaç kemik çıkması ile toplu mezar olduğu yönünde yapılan haberlerle gündeme gelmişti. İşte bu dönemde İzmir'in ünlü tarihçisi Yaşar Ürük, Yeni Asır gazetesinde yayınlanan bir yazısında Darağacı'nı şu şekilde tanımlamıştı;

"Darağacı" adıyla bildiğimiz ve Alsancak Garı ile Şaraphane arasında kalan bölge ve semtin adı daha önceleri "Kalafat Mevkii" (Carenage) ya da "Takoz Deliği"dir. Bu bölge, Karataş'ta günümüzde Konak Orduevi'nin bulunduğu kıyı ile birlikte İzmir'de teknelere kalafat çekilen iki önemli noktadan biridir. "Takoz Deliği" adını da o dönemlerde henüz doldurulmamış olan iç körfezdeki bir girintiden almaktadır. Bu yöre oluşumundan bu yana çeşitli sanayi kuruluşları ve depolarla, bu iş yerlerinde çalışan işçilerin oturdukları konutlardan oluşmuş bir bölgedir. Öte yandan bir zamanlar sayıları yüzü bulan İzmir'in ünlü değirmenlerinin önemli bir bölümü de bu bölgede bulunmaktadır. "Darağacı" adı ise, iddia sahiplerinin söylediği gibi Osmanlı'nın son dönemlerinde gerçekleştirilen seri idamlar nedeniyle verilmemiştir. Bu adın verilmesine, Katipoğlu Mehmet Bey'in derebeyliği zamanında, bölgede birkaç kişinin asılarak idam edilmesi neden olur. "

Bu yazının tamamını yine yayınlamıştık. Buradan ulaşabilirsiniz...
 
Bu bölge daha çok Rum halkın oturduğu bir semt konumundaymış. Ve şimdiki Alsancak Stadı'nın bulunduğu bölgede eski bir Rum mezarlığı olduğu söylenir. Yirminci yüzyıl başlarına kadar özellikle günümüzdeki Ege Mahallesi'nin bulunduğu alan "Mortakiye" ya da "Mortakya" olarak anılır. Bu sözcük "Ölüler Yeri" anlamındadır. Yani bildiğimiz adıyla morg. Zamanla bu mezarlığın kullanımı azaldığı için Rum gençlerin maç yapabilmesi için sahaya çevrilmiş. O zamanların tek Rum takımı olan şu an Yunanistan Ligi'nde mücadele eden Panionios Kulübü burada antreman ve maç yaparmış. Daha sonraları İtalyanlar Garibaldi'yi kurmuşlar ve Darağacı popüler bir sahaya dönüşmüş.

İzmir Büyükşehir Belediyesi ise sayfalarında şu şekilde bahsediyor Darağacı'ndan; "Özellikle Alsancak'tan Bornova'ya gidiş yolu olan Darağacı Bölgesi [Bu gün Alsancak Stadının ön Caddesi], Rum amelelerin yerleşim bölgesi olmuş aynı zamanda, kentin sanayi mıntıkası haline gelmişti. Bu bölgede tamamı yabancılara ait buharlı değirmenler, sigara ve okul kağıdı fabrikası, bıçkı atölyeleri, Havagazı Fabrikası (1860), Buz Fabrikaları, Prina Fabrikası, Pamukyağı ve Makarna Fabrikası kurulmuştu."

İşgalin sonra erdiği dönemlerde İzmir'e ilk giren birliklerden birisi burada pusuya düşürülmüş ve çok sayıda şehit vermiş. Bu nedenle Cumhuriyet yıllarından beri Şehitler olarak adlandırılmış. Zaten şimdilerde de stadın önünden geçen cadde Şehitler Caddesi olarak geçiyor.

İlk Yayın Tarihi: 12 Ocak 2012

Yorumlar

  1. Sitenizi yeni farettik gayet güzel makaleleriniz bulunmakta, avukat danışmanlık firmamız çalışmalarınızda

    kolaylık diler.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...