Ana içeriğe atla

Yoğurtluzade Külliyesi

Yoğurtluzade Külliyesi, 15. yüzyılda yapılan bir külliye olup, Bânisi Yoğurtluoğlu Mustafa Bey' dir. Adını banisinden almıştır. Halk arasında burası, daha çok Yavukluoğlu Camii olarak bilinir.

Tire'nin güney kesiminde yer alan caminin doğu bitişiğinde muvakkithane, doğu ve batısında medrese odaları bulunur. Kuzeyinde ise rasathane yer alır. Özellikle bu rasathane, Türkiye tarihi açısından önemlidir....

Üstü Kubbeli haremin iç ölçüleri 10,50x 11,00 m'dir. Kubbeden duvarlara geçiş troplar yardımıyla olur. İç döşemeden kubbe kasnağına kadar olan yükselti 10.00 m.dir. Haremin yanında altta ve üstte iki pencere yer alır. Genelde pencereler sivri kemerli iki sıradır. Son Cemaat yeri ile haremi ayıran portalın duvarında ikişer pencere vardır. Bunlar da sivri kemerlidir. Yan oda eskiden kütüphane olarak kullanılıyordu. Son cemmat yeri ile yan oda arasında bir ilişki bulunmamaktadır.

Cami beş bölmeli olup, bir son cemaat yerine sahiptir. Sütun ve sivri kemer mimarisi görülür. Sütunların başlıkları devşirmedir.

Son cemaat yerinin son kubbeli yerinden minareye geçilir. Merdiven genişliği 0,65m dir. Kaideyi üçgenli küp izler. İnce uzun minare gövdesi iki bilezik arasına alınmıştır. Şerefe beş sıra üçgenli ve karnaslı süslemeyi taşır. Petek durmaktadır. Külliye'de iki sıra halinde 14 medrese odası vardır.

Yavukluoğlu Külliyesi ciddi bir restorasyon geçirmiş olup camisi 2005 yılında ibadete açılmıştır.

Kaynak: A. Munis Armağan/ Tire Belediyesi

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...