Ana içeriğe atla

Tire ve Alaçatı Pazarı


Hürriyet Gazetesi'nin uzun yıllardır sürdürdüğü en iyi 10 serisinde bu defa Türkiye'nin en meşhur 10 pazarı yazısına rastladık. İzmir'imizin Tire ve Alaçatı pazarları listede yer alıyor...
"Eski bir geleneğin günümüze kadar uzanmış hali semt pazarları. Her yerde her adım başında dev marketler açılsa da onların yeri bambaşka. Çünkü pazarlar, en tazenin, en ucuzun ve en fazla çeşidin bulunduğu alışveriş yerleri. Bu ürünler sayesinde bazı semt pazarları o kadar popüler ki, insanları tatile gittikleri yörelerde bile kendine çekiyor.
 
İzmir’in gözde tatil beldesi Alaçatı’da cumartesi günleri kurulan pazar yöreye turizm hareketliği de kazandırıyor. 1994’ten beri kurulan Alaçatı Pazarı’na Urla, Tire ve Milas başta olmak üzere çevredeki köylerden ürünler getiriliyor. Mehmet Yaşin doğal köy ürünlerini tavsiye ediyor ama tekstil ürünleri, kumaş, perdelikler, ayakkabı ve plaj gereçleri satılıyor. Çok sayıda ünlü müdavimi de var.
 
Tire pazarı salı günleri kuruluyor. Bu pazara İzmir’den, Selçuk ve Kuşadası’ndan alışverişe geliyorlar. Her salı sabahı belediye hoparlörlerinden Pazar Duası okunuyor ve alışveriş başlıyor. Kuzukulağı, şevketibostan, turpotu, hardal, pazı, mellengeç, çobandüdüğü gibi ot ve sebzeler satılıyor. Civan Er de sebzelerinin tazeliğini övüyor. Peynir, çökelek ve yağların dışında iğne oyaları, kanaviçeler gibi ürünleri de bulmak mümkün."


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

İzmir'in Orta Yeri "95"

Bayramyeri'nden dümdüz Karataş'a inmek isterseniz 95'in yokuşunu kullanmak zorundasınız. Halil Rıfat Paşa Caddesi'nden giderseniz 95'in Kahvesi'nden geçmek zorundasınız... Peki kim bu 95? Ya da neden semtin ismi 95? İşte bu yazı ile bütün hikayeyi öğrenebileceksiniz.  Peki Kırım Savaşı'nın sonunda İzmir'e gelen Tatar vatandaşlarımızın, devlet tarafından kendilerine verilen deniz kenarı arazileri neden istemediklerini biliyor musunuz?