Ana içeriğe atla

Bergamalı Simo


Usta yazar Ferda İzbudak Akıncı'dan, tarih-doğa-insan üçgeninde yaşanan bir insanlık trajedisi...
Altın uğruna acımasızca katledilen ormanlar, çok uluslu güçlerin saldırısına maruz bırakılan bereketli topraklar, Bergama halkının tüm haykırışlarına rağmen makus kaderinden kurtarılamadı.
 
Umut yağdı Bergama'ya.
 
Tarihi ve doğal güzellikleriyle asırlara meydan okuyan Bergama için yeni bir umut ışığı doğdu. Gönüllerince zengin olma hayalinin keyfini sürdü Bergamalılar. Üstelik kurtuluş olarak addettikleri bu umudun onları adım adım büyük bir sona sürükleyeceğini görmezden gelerek...
 
Eşi Yadigar'la yaşadığı yıpratıcı ilişkiden kaçarak Bergama'daki ıssız dağlara sığınan Simo, münzevi bir yaşam sürmeye başlar. Simo, her şeyden ve herkesten uzakta, çıkarsız, saf bir hayatı tercih etmiştir. Oysa oğlu Murat, Bergama'yı büyük bir felakete sürükleyecek altın rüzgârının etkisine kapılmıştır çoktan. Bergama halkı geri dönüşü olmayan bir kutuplaşma ile karşı karşıyadır: Bir yanda Ovacık altın madenini destekleyenler, diğer yanda büyük bir mücadele gösterisi ile madene karşı çıkanlar. Yadigar hayatının hatasını yaptığının geç de olsa farkına varır. Kendi elleriyle madene ittiği oğlu Murat gün geçtikçe ölüme daha da yaklaşmaktadır. Oğlunun durumunu öğrenen Simo, seçtiği yoldan geri dönerek hayata yeni bir şans tanır. Simo için yeniden diriliş zamanıdır.
 
Bergama'nın kaderini değiştiren trajik bir gerçeği gündeme taşıyan Bergamalı Simo, üstün bir direniş örneği sergileyen Bergamalıların mücadeleci ruhunu, çarpıcı bir romanın kurgusu içerisinde anlatıyor.
 
Kaynak/Görsel: İdefix

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...