Ana içeriğe atla

Hemşehrilik Bilinci

Başlığı yazarken bunun bir yazı dizisine döneceğinden şüphemiz yok ancak henüz ilk yazının bile ilk satırlarını yazarken size en sonunda neler olacağını söyleyemeyeceğiz. Bu sefer kervanı yolda düzeceğiz. 

Neden hemşehrilik bilinci başlıklı bir yazı kaleme alma gereği duyduk? Ne oldu da bu derinlemesine konuya balıklama atladık? ...



Dikkatinizi çekti mi bilmiyoruz ama etrafınızdaki şirket araçlarının plakalarının hep bağlı bulundukları (büyük bir çoğunlukla İstanbul) kentlere ait oldukları bir gerçek. 

Hatta dikkatinizi biraz daha yoğunlaştırırsanız, Sütaş araçlarının Bursa, Eti araçlarının Eskişehir plakalı araçlarla servis yaptığını kentimiz trafiğinde cirit attığını görebilirsiniz. 

Buna karşılık bizim değerlerimiz ne alemde? 

Mesela Pınar grubu Türkiye'nin tamamında 35 plaka kullanıyor mu?
Ya da CMS? Veya Petkim? Ya da büyük küçük diğerleri...

Bu çok mühim bir konu değil belki ancak kentinize verdiğiniz değerin bir göstergesi. Siz bu şehirde çalışın, yerleşin, havasını soluyun ama bu kadar büyüyüp de minnacık bu detayı atlayın. Olacak iş değil. 

İşin bahanesi var biz filo kiralamadan araç kiralıyoruz onlarda ne varsa onu kullanacağız elbette diyebilirler. O zaman yapılan sözleşmelere plaka konusunu ekleyebileceklerini hatırlatabiliriz. Ayrıca İzmir'de filo kiralama şirketi mi yok? Niye hemşehrinizle çalışmıyorsunuz?

Bir de başka bir konuya hemşehrilik gözünden yaklaşalım madem söz açılmışken. 

İzmir'in süt ve süt ürünleri konusunda Türkiye'nin önde gelen markalarına sahip olduğunu hatırlatmamıza gerek yok. Pınar olsun, Sakıpağa, Orköy, Ömür Boyacıoğlu, Tire-süt, Kecheese, Foça bu markaların başını çekenler. 

Peki hemşehrilerimiz bu markaların kullanımı konusunda özen gösteriyorlar mı?

Bu markalar büyüdükçe, İzmir'e vergi ödeyecekler, İzmirli personel çalıştıracaklar, İzmirli tedarikçi bulacaklar, İzmir'in köylüsü sütünü satacak, İzmir'in köylerinde süt işleme tesisleri açılacak, vs vs vs... 

Denemeye değmez mi?

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...