Ana içeriğe atla

Hep İyiyi Yazacak Değiliz Ya

Çoğunlukla blogumda İzmir'de hizmet veren iyi mekanları, iyi ürünleri, güzel organizasyonları vs vs vs kısaca iyileri yazmaya çalıştım. Bu defa biriken bir kaç kötü deneyimimi paylaşmak istiyorum... 



Ramazan ayı içerisinde ailecek bir iftar organizasyonunu dışarıda yapmayı planyıp ve Hatay-Bahçelievler'de bulunan kebapçılara gitmek istedik. Ramazanın son günlerine gelmiştik artık. Bahçelievler semtinde bulunan çok sayıdaki kebapçı ve restaurant arasında tercihim genelde Adana Sofrası 01 olur. Özel bir bağım yok ama Adana'da yediğim kebaplara en çok benzettiğim yer orasıdır. Bu defa Yeni Lezzet Sofrası isimli kebap salonunu tercih ettiğimiz için hem pişmanım hemde oruçlu insanları aç bıraktığım için vicdan azabı çekiyorum. 

Sakın ola ki açken Yeni Lezzet Sofrası Restaurant'a gitmeyin. Aç kalırsınız... 

İftar saatinde gelen iftarlıklar 3-4 saattir dışarıda durmaktan pörsümüş, ana yemekler daha çorbalar içilirken gelmesine rağmen soğuk, içecek servisi sadece su ve koladan ibaret, iftar sonrası gelen çaylar bir kaşık kadar büyüklükte bir bardakta geliyor ve sonra hiç sıkılmadan bütün eleştirilerimize ve şikayetlerimize birer kılıf birer bahane uyduruyorlar. Daha da gitmem. 

Ha bu arada yaklaşık 50 masası olan restaurant iftar saatinde Ayrancının gelmediğini bu nedenle ayranlarının bulunmadığını söyledi. Yani hiç birisinin aklında 10 metre ötedeki Tansaş'tan 10-15 kutu litrelik ayran almak gelmemiş. Düşünün geri kalan hizmeti... 

Bir diğer adımımı atmayacağım mekan da Güzelbahçe Palamutluk Kahvaltı Tesisi... Nefis bir ortam tam köy kahvesi tadında. Yiyeceklerin bir kısmı doğal bir kısmı market ürünü... Yine de eyvallah dedik. 

Ama servis iğrençten de kötü... İlk çaylar ve kahvaltılıklar geldikten sonra bir daha garson arayın da bulun... Mümkün değil. Masaya gelenlerden sonra başka bir şey isteme şansınız yok. El sallıyorsunuz gelmiyorlar, ayaklarına kadar gidip isteklerinizi söylüyorsunuz getirmiyorlar. Sonra hesabı öderken aslan kesiliyor hepsi... Koskoca kahvaltı sofrasında bir bardak çay içebildik, ekstra isteklerimiz gelmedi hadi hepsini affedelim bir kahve ikram etseydiniz bari dediğimizde aldığımız cevap çok ilginç... "Türk Kahvesi 4 TL" :) 

Gitmem ikisine de .... Ne güzel yerler yazdım.. Yazamadığım, gidemediğim bir çok mekan daha var onlara da sıra gelecektir ama gitmeyeceğim yerleri de yazmak istedim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...