Ana içeriğe atla

Sonunda Birilerinin Aklına Geldi

Kurtuluş Savaşı'nda Aydın, Nazilli ve çevresinde gösterdiği kahramanlık ve cesaretle Türk kadınına öncülük yapan ilk kadın efe 'Çete Ayşe'nin hayatı sinema filmi oluyor.

Sabahattin Burhan'ın 'Çete Ayşe' adlı iki ciltlik romanından aynı adla sinemaya uyarlanan film, Çete Ayşe'nin Huriye ve Hafize adlı iki kızını evde bırakıp 23 yaşında silah kuşanmasını ve cephede gösterdiği kahramanlığı anlatıyor...


Yapımcılığını Adem Koçyiğit'in üstlendiği filmi, Kurtuluş ve Elveda Rumeli'den tanıdığımız Yusuf Güven yönetecek. Çekimlerine 8 Kasım'da Aydın, Nazilli ve Denizli'de başlanacak filmde Banu Öztürk (Çete Ayşe), Nesimi Kaygusuz (Yörük Ali Efe) ve Ayçe Yavuz (Çiftlikli Kübra) gibi isimler rol alıyor.

Zaman gazetesinin haberine göre Yörük Ali Efe (üç cilt), Sökeli Cafer Efe ve Çete Ayşe gibi bölgede kahramanlığıyla ün salmış efelerin hayatını kitaplaştıran yazar Sabahattin Burhan, “Bir boşluk dolacak” diyor ve ekliyor: "Çete Ayşe, bizim ve bizden sonrakiler için mücadele etmiş bir kadın. Bu filmin bugüne kadar çekilmemiş olması bir eksiklik."

Burhan'ın verdiği bilgiye göre filmin çekileceği bölgede halkın ilgisi oldukça yoğun. Oyuncu ve figüranların çoğu yerel halktan seçilecek.

Başta Banu Öztürk olmak üzere filmde görev alacak oyuncuların eğitimine başlandı. Öztürk, bugünlerde silah kullanma ve at binme konusunda çalışıyor. Mekan seçimlerinde Sabahattin Burhan'ın da fikri alınıyor. Filmin çekilmesinde en büyük katkı ise yapımcı Adem Koçyiğit'e ait.

"Sınırları aşacak, yurtdışından ödül alacağız." dese de Koçyiğit'in projeye başlaması daha çok idealist bir kaygıya dayanıyor: "Son dönem çekilen film ve dizilere bakınca kültürümüze, çocuklarımıza bir şey vermediğini gördük. Ortağım Berna Gürel ile oturup ne yaparız diye uzun uzun fikir alışverişinde bulunduk. Hatta Türk-Kürt çatışmasının olduğu projelerden rahatsız olduk. Çete Ayşe'nin hayatını anlatan kitaptan çok etkilendik ve sinemaya yöneldik. Kimse sponsor olmasa da bu filmi çekeceğiz. Küçük bir kesim bile bu hikâyeden etkilenip kendisine yeni bir yol çizse, bu bizim için başarıdır." Bu arada bir de dizi film projesinin müjdesini veriyor Koçyiğit: "İleriki zamanlarda Yörük Ali Efe'nin dizi filmini çekmeyi düşünüyoruz."

Erzurumlu Nene Hatun'dan sonra hayatı beyezperdeye taşınacak Milli Mücadele kahramanı ikinci kadın olan Çete Ayşe, Aydın-Umurlu'ya bağlı İmamköy'den bir şehit eşi. 1918 yılında İzmir, Selçuk, Çamlık ve Aydın civarının Yunanlılar tarafından kuşatılmasıyla adını duyurur.

Kurduğu çete ile kadınları ve kızları peşine takıp onlara öncülük eder. Silah kullanmasındaki ustalığı, cesareti, lider özelliği ve konuşmasıyla kısa sürede halkın sevgi ve takdirini kazanır; Ege'de Milli Mücadele'nin sembolü haline gelir. Düşmanla mücadelenin kadınlara göre olmadığını söyleyen mahalle muhtarına, "Bazı kadınların içinde bir pehlivan, bazı erkeklerin içinde korkaklıklarından dolayı bir kadın gizlidir." diyerek, savaşın yürek işi olduğunu savunur.

İmamköy'den Umurlu'ya, Aydın'a; Aydın'dan Dalama'ya küheylanlar uçurur. Kepez'de üç gün üç gece Yunan'a kan kusturur. İstiklal mücadelesinin bu sembol ismini, Tarsus'taki Kara Fatma'dan, Adana'daki Hatice Hatun'dan, İstanbul'daki Asker Saime Hanım'dan, Erzurum'daki Nene Hatun'dan ayıran en büyük özellik ise Çete Ayşe'nin Kurtuluş Savaşı'nın ilk kadın efesi olması.

Kaynak: NTVMSNBC

Yorumlar

  1. EKİM 2010'DA MÜJDELENMİŞTİ. 2 YIL OLDU NEREDEYSE HALA BİR HABER YOK... YAZIK OLMUŞ PROJEYE...

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...