Ana içeriğe atla

Kaybettiğimiz Eşeği Bulacağız

Başlığa bakıldığında kenti iyi bilenler aynı isimle iki meydan olduğunu anımsayacaklar ama Fahrettin Altay Meydanı ya da otobüslerde yazıldığı üzere F.Altay olarak yazdığımızda daha net nereyi kastettiğimizi anlayacaklardır.
 
Bilindiği üzere Haziran 2010'da yani bundan 3,5 yıl önce Metro çalışmaları nedeni ile trafiğe kapatılan meydan, kentin batısıyla, merkezini birleştiren kritik bir boğaz görevi görmesi itibari ile müthiş bir keşmekeşe sebep olmuştu. Özellikle İnönü Caddesi sakinlerinin metronun geleceği ümidiyle yıllardır katlandığı bu sıkıntıya artık neredeyse tüm yarımada sakinleri de ortak olmuştu.
 
Geçen uzun zaman diliminin ardından peyder peyi hazırlıklar yapılarak son bir aydır bazı bölümleri tekrar hizmete girmeye başladı. Önümüzdeki günlerde ise tamamen açılacağının tahminin yapmak, yapılan çalışmalara bakılırsa güç değil. Bu yazının yazılış amacı ne kadar sığ ve ne kadar (b)ilgisiz insanlar tarafından yönetildiğimizi göstermek içindir.





Meydanın kapalı olmasıyla büyük bir trafik keşmekeşine sebep olduğunu yazarken, kapanmadan öncesinin güllük gülistanlık olduğunu sanmayın. Aslında büyük çaplı bir modernizasyon gereken meydan tamamen kapatıldığında umudumuz, bir gün yeniden açılacağı ve açılırken gerekli düzenlemelerin yapılacağı yönündeydi. Yapılan çalışmalara bakılırsa bu düzenlemelerden eser yok. Balık hafızalı bir toplum olduğumuzdan öncesini unutuyoruz. Şu an yapılan çalışmalar iş bilgisinden ve halka ilgisiz kent yöneticilerinin yöre halkına eşeğini tekrar buldurarak sevindirme çalışmasından başka bir şey değildir.
 
3,5 yıldır kapalı olan meydanı düzenleyerek önümüzdeki on yıllara sorunsuz bir şekilde gidebilmesini sağlayacak bir çalışma yapılarak açılabilirdi. Görüyoruz ki bu konuya kimse kafa patlatmamış.
 
Meydanın tam orta yerinde bulunan açık pazaryeri, Pazar günleri müthiş bir yaya ve araç trafiğine sebep oluyor. Yakın zamanlarda bu pazaryerinin taşınıp yerine büyük çaplı bir AVM'nin yapılacağı dedikoduları artık ayyuka çıkmaya başladı. AVM'nin gelmesi halen kötü olan trafiği daha da aksatacaktır. Bunu öngörmek için müneccim olmaya gerek yoktur.
 
Kentin en büyük yoğunluğunu çeken 3 büyük caddesinin kesişim noktası olan meydana bir alt geçit, bir yaya üst geçidi, bölünmüş yollar, transit yollar yapmak çok zor planlar değil. İşin erbapları mutlaka kolayca bunları projelendirebilecek kapasitedelerdir. Ancak bugüne kadar en ufak bir çaba sarfedilmemiş olması yöneticilerimizin kent halkın göstermiş olduğu değerin işaretidir.
 
Daha da uzatıp işin tadını kaçırmayalım. Üçkuyular Meydanı'na o kadar çok proje yapılıp geleceğe yatırım yapılabilir ki ne siz sorun ne biz tasarlayalım.

Görseller: Panoramio - Google Map - Soner Aktaş (DJSoner)http://www.panoramio.com/user/572591/tags/fahrettin%20altay%20meydani

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...