Ana içeriğe atla

Gelmeyen EXPO'nun Ardından

2. kez EXPO'yu kaybetmiş olmanın vermiş olduğu yenilmişlik hissinden kurtulmak kolay değil. İş işten geçtikten sonra konuşmakta hiç yerinde değil ama biz bu blog aracılığı ile sürec içerisinde eleştirilerimizi yaptığımızı düşünerek bir kaç kelime karalama hakkını kendimizde buluyoruz.
 
Blogumuzu takip edenler bilirler ki biz EXPO için seçilen temanın uygunluğuna katılırken, seçilen yerleşke mevkisi konusunda ciddi kaygılar taşıdığımızı ve bu lokasyonun karşısında olduğumuzu elimize geçen her fırsatta dile getirmeye çalıştık. Bizim blogumuzu takan var mı? Sanmıyoruz... Ancak biz bildiğimizi yazmaya devam edeceğiz. Elbet günün birinde birileri okur. Bir kelimemizi bile dikkate alsalar bizim için gurur kaynağı olacaktır...

 
İnciraltı bilindiği üzere İzmir'in en yakın sayfiye yerlerinden birisidir. Tüketim manyaklığıyla dolu geçen son 20 yıla rağmen, yüksek katlı binalara direnmiş bir bölgemizdir. Yaşı 30'u geçenler bilir İnciraltı 80'li yılların sonlarına kadar seralarla dolu, İzmir'in belirli miktarda sebze/meyve ve çiçek ihtiyacını karşılayan yemyeşil bir alandı. 90'ların başında yapılan İnciraltı Kent Rekreasyon çalışmaları sayesinde İnciraltı merkezinden Üçkuyular Çakalburnu'na kadar olan bölge büyük bir park ve yeşil alan koruma altına alındı. Hatta büyük bir kent ormanının temelleri atıldı. Ne varki bu koruma yapılan yolun kara tarafından otobana kadar olan geniş bölgesine uygulanmadığı için çok sayıda tarla ve sera, çeşitli sıcak para kaynağına dönüştürüldü. Kimi kafeterya, kimi restauran kimisi ise oto yıkamacı oldu. Yine de yukarıdan baktığınızda İzmir'in en yeşil bölgesidir. İzmir Konak meydanına yaklaşık 7 km uzaklıkta olduğundan oldukça hayati bir önem taşımakta ve geniş yeşillikleri tatil günlerinde onbinlerce İzmirliyi ağırlamaktadır.
 
İnciraltı'nın EXPO'ya yerleşke olarak seçilmesine karşıydık çünkü Kültürpark'tan başka elimizde yeşil bir alan kalmayacağı gerçeğini görmekte zorlanmıyorduk. Özellikle yukarıda bahsettiğimiz sahil bölümünü koruma altına alan çalışmaları mahvedecek bir bölge seçilmişti. 
 
Her ne kadar yetkililer doğasının bozulmayacağını beyan etselerde, blogumuzda da EXPO resmi internet sayfasından alarak paylaştığımız, taslak projeler ve canlandırmalarda hiçte denilenin uygulanacağı izlenimini almıyorduk. Birden fazla dikilecek pavyonların vereceği zararı öngörebilmek için Kültürpark içindeki pavyonlardan kurtulma mücadelesini hatırlatmakta yarar görüyoruz.
 
Olmuşa yorum yapmak bize bir şey katmayacaktır. Artık önümüzdeki maçlara bakmaya çalışmalıyız. İki kez aday olupta iki kez kaybetmiş olmak bazı yanlışların görülmesini sağlamalıdır. Aklı selim olanlardan beklediğimiz bu tecrübelerden faydalanarak eksikleri gidermektir.
 
Beklenilenin bir miktar fazlası yağmur yağdığında kent merkezinin %50'si felç oluyorsa altyapılarda bir sorun vardır demek. Peki beklenilenin %50 üstünde misafir geldiğinde ağırlama konusunda da felç yaşayacak mıydık? Herkesin kafasındaki soru bu olsa gerek? Bizce seçilememekteki en büyük etkenlerden birisinin altyapı konusunda güven veremememiz olduğunu kabullenmek gerekir.
 
Öte yandan kararda etkili olduğunu düşündüğümüz bazı sorularda kafamızın içinde gidip gidip gelmektedir. Mesela, ülkenin içinde bulunduğu yönetimsel durum EXPO'nun oylamasına etkili olmuş mudur?  0 sorunlu komşuluk ilişkileri hedefinin 0 komşuluğa dönmüş olması EXPO oylamasında etkili olmuş mudur? Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durum acaba vatandaşlara duyurulduğu gibi midir? Ülke yönetimini elinde bulunduranların, kent yönetimini elinde bulunduran bir başka siyasi akımı cezalandırması veya daha hafif bir tabirle kendinden olan belediyelere verdiği desteği vermemesi etkili midir? Ve en önemli sorun/soru hiç bir altyapı çalışmasında bir çivi çakmadan aday olup, kazandıktan sonra çalışmaya başlamayı vaadetmek oy verenleri tatmin etmemiş olabilir mi? Bu soruların hiç bir etkisi de olmayabilir ancak yinede soru işte..
 
Önümüzde defalarca kaybedilen Olimpiyat adaylıkları varken İstanbul'un lokasyon olarak seçilmesi yanlışlığını göremeyen yetkililer, İzmir'in de şehre en yakın en yeşil bölgesinin yanlış olduğunu göremiyor olmasını şaşırarak izledik. Olimpiyatlara ilk aday olunduğunda göstermelik olarak yapılan stadyum İstanbul'un tercih edilmeyen hatalarla dolu bir mühendislik daniskası olduğundan, oy verenlerin kafasında bunlar bu işi becemeyecek düşüncesine sebep olmuş olabilir.
 
İzmir'in sağlıkla ilgili projelerine EXPO varmış gibi devam etmesi ve kendini geliştirip hazırlaması gerekmektedir. Ancak bütün bu hazırlıklar İzmir'in biraz daha uygun bölgesinde seçilebilir. Misal olarak kente 10 km uzaklıkta olan havaalanına yakın Torbalı, Kemalpaşa arası bölge seçilebilir mi? Teknik olabilirliğini bilemeyiz elbette ancak önerebiliriz.
 
EXPO kaybedilmiş olabilir ancak umutlarımız ve yapabileceklerimizi kaybetmiş olmayı kabullenemeyiz. İzmir bu organizasyonu hak edecek yetenek ve değere sahiptir. Yeterki derslerimizi iyi çalışalım.
 
Uzun bir yazı oldu. Değinmediğimiz bir kaç konu daha kaldı, başlık olarak sorularını sorup günün birinde belki açarız. Bu yazıda kimseyi suçlamak, rencide etmek ve hedef göstermek amacında değiliz. Yanlışlarımızı bir kez sakin kafayla düşünüp çok çalışmak niyetindeyiz. Bizimde fikirlerimiz olduğunu beyan etmek için bu yazıyı kaleme aldık. Yengen ailesi sandığınız kadar çok kalabalık görünmeyebilir ama söz uçar yazı kalır okuyanlarımızın dimağında...
 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...