Ana içeriğe atla

"Yoldaş" Yorumlarımız

Blog takipçilerimiz bilirler, zaman zaman sayfanın en altında yer alan "Bu Kitabı Okumanızı Tavsiye Ederiz" bölümünde yayınladığımız kitap hakkında yorumlarımızı yazar, okumak isteyenlere belki bir yardımımız dokunur diye düşünürüz. 

İtalyan yazar Cesare Pavese'nin yoldaş isimli kitabının okumadan önce ön yargımız bizi İtalyan Komünisti birinin yaşantısının anlatıldığı bir hikayeye götürmüştü. Kitabın hiçte böyle olmadığını anlamak zor olmadı. 


Esasen dünyanın en yalnız insanının yazdığı,  bir yalnız adam kitabı. Ama kitap sanılacak kadar kasvet bir kitap değil. Torino'da yaşayan ailesinin dükkanında keyfe keder çalışan, aslında iyi bir gitarist olmasına rağmen bunu kimsenin bilmediği Pablo adında bir gencin hayatının özentiyle değişmesi ve onun olmayan yaşantının bir şekilde sürüp gitmesini anlatıyor. 

Kitabın son kısmında yine özentiyle girdiği Mussolini karşıtlığı rolünün sonucunda kitabın isminin Yoldaş olduğunu anlıyoruz. 

Bu arada kitap bu kadar sığ özetlenmeyi pek haketmiyor. Fakat derinlere indikçe sizin için sürprizleri kalmayacağından bu kadar yeter diyoruz. 

Kitabın arka kapağı şu şekilde; "Belki de, çevresini saran yalnızlık ve hüznün sınırlarını parçalayabilmek için, yaşamını bir otel odasında kendi elleriyle noktalayan "Cesare Pavese" (1908-1950), "Yoldaş"ta, geleneksel çizgisinden ayrılarak, geleceğe umutla bakıyor ve bir siyasi bilinçlenmenin romanını yazıyor. Burjuva sınıfından gelen gençlerin faşizmin son yıllarında yaşam ve tarih karşısındaki tavırlarının birçok romana konu olduğunu, ama proleter gençlerin ele alınmadıklarını belirten yazar, "Yoldaş"a kahraman olarak işsiz, eğitimsiz küçük burjuva Pablo'yu seçiyor. "Cesare Pavese" romanlarının belki de en önemli kadın kahramanı Linda'nın huzursuz aşkı, halk kadını Gina'nın sevecen yüreği, Pablo'nun büyük kentler aracılığıyla toplumsal dayanışmayı öğrenmesi, bu arada kahvelerden, meyhanelerden, hapisanelerden insan manzaraları, "Yoldaş"ı bir solukta okunan bir roman yapıyor. Yaşamın anlamı üzerine, dostluklar üzerine, "yoldaşlık" ve "umut" üzerine bir roman "Yoldaş"." [1]

Kaynak: [1] İdefix Kitap Satış Sitesi - Kitaplar - Modern Klasikler http://www.idefix.com/kitap/yoldas-cesare-pavese/tanim.asp?sid=G51O7YV2YY7AGCLUEML7

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...