Ana içeriğe atla

Şehitler Oratoryosu

İzmir Devlet Opera ve Balesi'nin her yıl gelenekselleştirdiği şehitleri anma etkinliğinde, bu kez Şehitler Oratoryosu seslendirilecek. 18 Mart 2010 da saat 20.00'de Hasan Niyazi Tura'nın Şehitler Oratoryosu'nun İzmir Prömiyeri gerçekleştirilecek.

Aytaç Yalman tarafından yazılan ve İZDOB solistleri, orkestrası, korosu ve çocuk korosundan oluşan iki yüzü aşkın sanatçının rol alacağı Şehitler Oratoryosu konuk şef Erol Erdinç tarafından yönetilecek. Koroyu şef Caner Ruhselman, çocuk korosunu İsmail Bilen hazırladı. Anlatıcılık görevini Altuğ Dilmaç'ın üstlendiği eserde solo rolleri; sopranolar Aytül Büyüksaraç ve Burcu Kılıç, mezzosopranolar Evrim Keskin ve Sevgi Yalçın, tenorlar Fahri Önoğlu ve Fırat Yalçınkaya, baslar Umut Tarık Akça ve Teyfik Rodos seslendirecek. İlk kez 3 Mayıs 2008'de Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde sunulan Şehitler Oratoryosu, "Vatan Sevgisi", "Kuruluş ve Kurtuluş Dönemi Dahil Ulusal Bütünlük ve Birliğimizin Korunması İçin Yapılan Mücadele ve Savaşlar", "Şehadet Öncesi", "Şehadet Anı", "Şehidin Ölüm Sonrası Huzuru ve Gururu" gibi bölüm başlıklarından oluşuyor. Bin yıldır Anadolu'da yükselen kahramanlık, dostluk ve kardeşlik duyguları ile tüm din ve dilleri kucaklayan bir anlayışla yazılan eserde; başarının erdemi ve gururunu vurgulamanın yanı sıra ölümün dehşeti ve ruhun huzura ermesi şiirsel bir anlatımla sunuluyor. Şehitler Oratoryosu, 18 Mart'taki prömiyerden sonra 20 Mart Cumartesi günü saat 20.00'de yine sahnelenecek.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...