Ana içeriğe atla

Prenses Kaguya'nın Hikayesi

Türkiye'de Japon Yılı etkinlikleri kapsamında gelen Kageboushi Tiyatro Topluluğu, İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde, "Prenses Kaguya'nın Hikayesi" isimli gölge oyununu sunacak. Her yaştan kişiye hitap eden Türkçe oyun, 3 Mart Çarşamba saat 20.00 ve 4 Mart Perşembe 15.00'te başlayacak. Eserde rol alan tiyatrocular, geçen yaz Türkiye'den giden uzmanlarca, aksanı düzgün Türkçe konuşmak için eğitildi.

Mikio Komatsu tarafından oyunlaştırılan oyun, Hitoshi Uyama tarafından sahneye koyuluyor. Müzikler Shinichiro Ikebe, dekor Tsuyoshi Ishii, kostümler Youichi Nakamura, ışık Young Su Kim, efektler Isao Mochizuki, tercümeler ise Takako Özden Ivasaki'ye ait. Gölge sanatı uzmanlığını Koya Ito ve kukla yapımını Jun Masuko'nun üstlendiği oyunu İnan Öner Türkçe'leştirdi, kayıt yönetmenliğini Aziz Acar yaptı.

Bin 300 yıllık efsaneye dayanan ve Japonya'nın en eski edebi eseri sayılan Prenses Kaguya'nın Hikayesi'nin konusu şöyle: Eski zamanlarda bir köyde, bambu eşyalar yaparak geçimini sağlayan yaşlı bir adam ve eşi yaşarmış. Bir gün yaşlı adam, yine bambu toplamaya ormana gider. Işıklar saçan bir bambuya yaklaşır, içinde küçük bir kız çocuğu olduğunu görür. "Bu çocuk bize göklerin bir armağanı" diyerek eve götürür. Çocukla birlikte ailenin şansı değişmiştir. Başka bir gün de yaşlı adam, yine bir bambunun içinde altınlar bulur. Yaşlı çift, çocuğu büyük bir sevgiyle büyütür. Çok güzel bir genç kız olan Prenses Kaguya'ya ülkenin asilzadeleri talip olursa da kimse evlenemeyecektir. Zira Kaguya, bu dünyanın insanı olmayıp göklerden gelmiştir. Hükümdar Mikado tedbirler almasına rağmen dolunay çıktığında geldiği yere dönecektir.

Kageboushi Tiyatro Topluluğu, Japonya sahne sanatları dünyasına öncülük etmiştir. 1978 yılında kurulan topluluk, 1988'den başlayarak Japonya'nın yanısıra Avrupa'dan Asya'ya, Amerika'dan Afrika'ya hemen hemen bütün ülkelerde gösteriler yapmaktadır. İnsanlığın ruhuna hitap eden eserler sunmayı hedeflemektedir.
 
Kaynak: CHA

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...