1400'lü yılların başında, yani 1. Murat zamanında, aslen bir yeniçeri olan Börklüce Mustafa, Karaburun'un hasretiyle yanıp tutuşan özgür bir askerdi. Osmanlı ordusuna dağıtılan ve günümüzde polar kumaş olarak adlandırılan börklüce kumaşından yapılmış kıyafetleri nedeni ile Börklüce Mustafa olarak anılırdı.
Bir sefer sonu İznik'te Simavna kadısının oğlu Şeyh Bedrettin ile tanıştı ve müridi oldu. Fetret Devri'nde kısa süreliğine Edirne kazaskerliği yapan Bedreddin, Börklüce Mustafa'yı yanına kethüda olarak aldı. Börklüce, Bedrettin'den öğrendiği; gerçeklere ulaşmanın yolunun ancak Allah ile kurulacak yakınlık sayesinde insan üzerinde zuhur edeceğini, insanın kendini içsel serüvenleri sonucunda Allah ile özdeşleştirmesi sonucunda hedefe yöneldiği takdirde cennetin bu dünyada kurulabileceği fikrini benimsemiş olan öğretisini, günümüz sosyalist sölyemlerine benzer söylemlerle genişletmişti.
Fetret Devri'nin sona ermesinin ardından Aydın'a gönderilen Mustafa, burada Osmanlı idaresinden memnun olmayan köylüleri ve yoksul dervişleri etrafına toplayarak isyan etti. Çeşitli kaynaklara göre etrafına 4.000 ila 10.000 kişi toplamıştı. Etrafında çok sayıda Rum'da vardı. Osmanlı Padişahı 1. Mehmet (Çelebi Mehmed) tarafından yok edilmek üzere üzerine gönderilen Saruhan Beyi'nin emrindeki iki orduyu darmadağın etti. Bu ordulardan birisi İzmir sancak beyi Alexander komutasındaki ordu diğeri ise Timurtaş Paşazade Ali komutasındaki ordulardı. Bu yenilgi üzerine, Çelebi Mehmet bizzat organize ettiği ordunun komutasını oğlu Şeyhzade Murad (II. Murad) ve Bayazid Paşa'ya verdi. Ve tüm gücüyle Börklüce'nin üzerine gönderdi.
Güçlü ordunun karşısında fazla dayanamayan halk kısa sürede kılıçtan geçirilerek darmadağın oldu. Börklüce Mustafa ise 1419'da Ayasuluğ (Selçuk) taraflarında çarmıha gerdirilip, Karaburun Yarımadası'nda ve İzmir'de günlerce sokaklarda gezdirilmiştir.
Börklüce'nin aslen Karaburun'lu olmadığı, Kayseri civarında Kadılık yapan babasının beyliğini ilan etmesinin ardından, Osmanlı tarafından yok edilmesi üzerine kimlik değiştirerek, Karaburun'a geldiği de günümüze gelen nadir bilgilerdendir. Ayrıca yarımadada yerleşik çok sayıda Rum sayesinde, adalarda da çok sayıda sempatizan toplamış ve güzel konuştuğu Rumca ile çok sayıda din bilginini eğitmiştir.
Yorumlar
Yorum Gönder