Ana içeriğe atla

Sahilevleri'nde Neler Oluyor?


Sahilevleri, İzmir'in denize en yakın evlerin, kafeteryaların, parkların ve yürüyüş yollarının olduğu eski bir sayfiye semti olma özelliğini halen koruyor.
 
Son yıllarda verimli mandalin bahçelerinin villalara tercih edilmesinin ardından, kuşbakışı görünümünde yeşilliğin yerini kiremit görüntüleri, bahçe aralarındaki turlarda yemyeşil narenciye ağaçlarının yerini kale duvarı gibi yüksek zevksiz duvarlar alsa da halen denizle bağınız kopmuş değil.

Varlığını sürdürmeye çalışan balık lokantaları bir tarafa, bir zamanların meşhur tavuk lokantası Musty isim değiştirerek Farklı Kafeterya adıyla hizmet vermeye devam ediyor. Biraz bu mekandan bahsedip devam edeceğiz.
 
Ana binayı koruyup, çevre düzenlemesi yaparak tekrar hizmete giren mekan deniz manzaralı bahçesi, çocuk oyun parkları ve zengin menüsü ile orta sınıf kalite ve ücrette hizmet vermeye devam ediyor. Özellikle işletme zihniyetini biraz daha müşteri odaklı hizmete dönüştürürlerse salon balkon ayakta diye tabir edebileceğimiz bir yoğunluğa erişebilirler. Yine de çocuklu okurlarımıza samimiyetle önerebileceğimiz bir mekan. Özellikle hafta için gün batımındaki sakinliğini bir kez olsun deneyin.
 
Sahilevlerinin bir diğer sembol ismi deniz kenarında hizmet veren İnci Cafe'sidir. Zaman içerisinde, semtte tek oluşunu istismar eden davranışları nedeni ile belediye tarafından hizaya getirilen kafeterya, verdiği hizmet aldığı ücret endeksinde hiçte haklı durumda değil. Ancak esasen sattığı çay değil manzara ve iyot kokusu olduğundan kendilerini haklı görebilirler.
 
Haftasonları özellikle akşam saatlerinde açık alan piknik alanı gibi olan bu semtte bir tane polis ve bir tane zabıta görevlisinin olmaması gerçekten modern şehrimizin en güzel semtinin heba olmasına sebep oluyor. Sahil şeridine serilen yüzlerce aile adeta mangalını alıp koşmuş gibiler.
 
İşin özüne bakılırsa hiç de medeni bir görüntü değil. Çünkü gelenler yerlere halı kilim seriyor, sere serpe yayılıyor, ulu orta cazır cuzur mangalını yapıyor, yediği yemeğin artığını park köşelerine bırakıyor, yediği çiğdemin bile kabuğunu ulu orta atıp bırakıp gidiyor. Bağırış çığırış eğlenceleri ve yüksek sesli müzikleri de cabası. Maalesef ki görgü ve toplum kurallarından anlamayan ya da anlasa da uygulamayan bir halkımız var. Madem öyle bu gibi kamunun faydalandığı alanlarda nizamı sağlamak için belediye ve güvenlik görevlilerinin daha ciddi tedbirler alması gerekiyor.
 
Bizler paramızla bir kafeteryada kısa bir süre oturup kalkacak olmamıza rağmen görüntülerden rahatsız oluyorsak, milyonlarca lira verip konut edinen mülk sahiplerinin çektiklerini siz düşünün.
 
Sahilevleri hepimizin, hepimizin kalması için belediyelerimizi göreve davet ediyoruz.  

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...