Nedendir bilinmez hiç bir işi uzun vadeli planlayarak yapmadığımız gibi yaptığımız kısır hesaplarımızın neticesinde de her işimizi yarım yaparız. Bu biraz karakterimiz olmuş gibi.
Neden böyle bir konuya girdik ? Belki de sinir bozucu eksikliklere alışmış olmanın verdiği rahatsızlıktır sebebi.
Bundan 35-40 yıl önce kentin ana arter yolları planlanırken; o zamanının yerel yönetimine yolları geniş yapalım fikrini aşılayan gizli kahraman (kimdi bilmiyoruz) belediye başkanını ikna olmuş olacak ki, yollarımız en az 4 şeritli planlamıştı. Bu geleceğin öngörüsü her zamanki gibi kentin önde gelen muhaliflerini harekete geçirmişti. Şehrin ortasına uçak mı indirilecek sloganı ile muhalefet yapmaları neticesinde bazı arterlerde değişiklikler yapılmış, yollar şimdi haliyle ancak planlanmıştı. İşte o zaman atılan bir geri adım kentin gelişmesinde önemli etki gösterdi ve şimdi bir cm genişletilemiyor yollar.
İşte o zamandan bu zamana yaptığımız her işte bir eksiklik mutlaka oluyor...
Örneğin kentin son gelişen bölgesi olan Balçova'da AVM'lerin dipdibe planlanması ne kadar yanlışsa o yanlışı düzeltmek için yapılan hamlelerde bir o kadar eksik. Her bir AVM'nin önüne kırmızı ışık koyarak felç olan trafiği kanser haline getirebilmek başarıdır. Geçtiğimiz aylarda bir kaç yaya üst geçidi inşaatı aylar süren çalışmalarla bitirildi. Herkes sandı ki kırmızı ışıklar azalacak. Geldiğimiz nokta da kırmızı ışık sayısı azalmazken, üst geçitlerin yürüyen merdivenleri de çalışmaz oldu. Nedenini Hemşehri İletişim Merkezi aracılığı ile sormaya korkuyoruz çünkü onlarca cevap gelecek ama hiç birisi sorduğumuz sorunun cevabı olmayacak.
Halbuki bu üst geçitler kentin 4 bir yanına lazım ve çalışır durumda olması gerekiyor. Yapıyoruz ama bir şeyi eksik olmalı ki bu yatırımlardan faydalanamıyoruz.
Bir diğer eksiklik kıyı şeridimizde... Sahillerimizin bir kısmı oteller ve sosyetik kulüplerle çevrili olduğundan günübirlik deniz sefası yapmak isteyen binlerce İzmirli değişik köşelerde çözüm arıyorlar. Son yıllarda moda olan bir tabela neredeyse tüm sahillerimizde var. "Lütfen kumsalımıza ayak izinizden başka hatıra bırakmayınız". Ne güzel söz değil mi? Bu sözü okudukça hemşehrilerimizin çevre duyarlılığı ve eğitim seviyesinden şüphe duysak ta Belediyelerimizin de hassas ve nüktedan uyarılarla bu bilinci aşılamaya çalışıyor sanıyoruz. Yanılıyoruz. Mesela Menderes'in Özdere mahallesinin merkezinde yer alan plaj... Sahil boyunca onlarca düzensiz ve pislik içinde yüzen tesisine kıyılarda şezlong ve şemsiye kiralamasına izin verilmesine rağmen pislik kıyılarda kol geziyor. Kumda değil sigara izmariti üzerinde güneşleniyorsunuz. Gözünüz tabelaya takılınca sanıyorsunuz ki bu tabelayı koyan çöplerde koymuş ve sıklıkla temizliyorlar. Hayır o zaman işlerini tam yapmış olurlar... Ne bir çöp, ne bir zabıta ne bir kontrol ne bir saygı ne bir hizmet var sahillerimizde...
Eksiklik mi arıyorsunuz buyrun kentimizin sportif başarılarına bakın... Bir tarafta tarihin en eski kulüpleri KSK, Göztepe, Altay, Altınordu, Buca, İzmirspor.... Bir tarafta tarihin en eski stadları... Gürsel Aksel, Karşıyaka, Alsancak, Buca, Atatürk,.... Konuşacak bir şey yok... Bu kadar çok kulüp varken destek bekleyen kendi kulüplerini kurup onlara rakip olan belediyelerin, bu kulüplere stad yapacağını beklemek ahmaklık olsa gerek... Nitekim iktidar tüm Türkiye'yi yeniledikten sonra inceden İzmir'e de el attı. Ona da ilk darbeyi yerel yönetim mahkemeye vererek vurdu.. Sormak lazım kimden tarafasınız diye?
Kültür sanatta ne durumdayız? Elbetteki eksiğiz...
Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi hakkındaki görüşlerimizi defalarca yazdık. Bu kadar merkezi bu kadar büyük bu kadar verimli alana bu kadar yetersiz bir tesis yapılabilirdi
Ya Kültürpark? Ya İEF?
Hangisine gitmek için can atıyorsunuz?
Bence zihniyeti değiştirmek, kenti, kentliyle birlikte yönetmek elzemdir.
Rahmetli Piriştina'nın emekleri boşa gitmemeli.
Yorumlar
Yorum Gönder