Ana içeriğe atla

ADB'nin Halleri

Geçtiğimiz seçim öncesinde sırf oya dönüşebileceği umuduyla, açmış olmak için açılan İzmir Adnan Menderes Havalimanı bu Pazar kafayı taktığımız konu oldu. 

Son zamanlarda seyahatlerimiz arttı. Haliyle karşılaştırmalı gözlemlerimiz arttı. Hem olumlu hem olumsuz yorumlarımızla kendi kendimize dertleşeceğiz bugün. Peşinen iyi taraflarından başlamak motivasyonumuzu arttıracaktır...


Şüphesiz Türkiye'nin en yeni havaalanı olması temizlik ve ferahlık olarak ülkemizin havaalanları arasında ADB'yi (*) ilk sıraya taşıyor. Avrupa'da da aynı konularda ilk 10'da olabileceğini düşünüyoruz.

Bir başka iyi tarafı, eski terminali bilenlerin rahatlıkla görebileceği kapasitenin artmış olması. Artık terminal daha geniş, daha fazla kontuar, daha fazla mağaza, daha fazla geniş alan ve bekleme alanı bulunuyor. Sonuç itibari ile artan yolcu kapasitesi çok uzun bir zaman kimseyi rahatsız etmeyecektir. 

Toplu ulaşım ise İzban sayesinde neredeyse sorun yok denecek kadar aza indirilmiş. Özellikle Buca, Bornova, Karşıyaka ve İzmir'in kuzeyine kadar uçaktan inip gitmek oldukça basit.  

DHMİ istatistiklerine göre; iniş yapan uçak sayısında Türkiye'nin en büyük 5.; yolcu sayısında ise 4. büyük havalimanı olan ADB; yakın zamanda sıralamasını biraz üste yaşıyacaktır. Merak edenler için söyleyelim; İstanbul'un iki havaalanı da İzmir'den fazla çalışıyor. Ankara'ya inen uçak sayısı çok ama yolcu sayısı İzmir'den az. Antalya ise hem uçak sayısında hem yolcu sayısında İzmir'den daha iyi durumda ama tahmininiz üzere bu yüksek istatistiğin büyük kaynağı dış hatlar uçuşları. 

İzmir özeline gelince.

Ekim ayı sonunda alınan istatistiklere göre iç-dış tüm uçuşlarda ADB'yi 9,288,930 yolcu kullanmış. Rakamlar İzmir halkının ortalama bir seyahat yaptığını gösteriyor. Bir gidip bir de dönüyoruz. Toplamda 69525 uçak inip kalkmış. İnen her dört uçaktan 3'ü iç hat, 1'i dış hat uçağı. Geçtiğimiz senelere bakılırsa %5 ortalama büyüme olmuş. 

Havaalanımızı 2032 yılına kadar, yenileme çalışmalarını yapan TAV üstlenecek. Bakın TAV internet sitesinde nasıl anlatıyor; "TAV Havalimanları iştiraki TAV Ege tarafından 2032 sonuna kadar işletilecek yeni terminal binası, keskin ve modern hatları, iç bahçe ve havuzları, geniş ama bir o kadar da sade iç hacmiyle kullanıcılarına hem fonksiyonel hem de estetik açıdan benzersiz bir deneyim sunuyor. Yeni terminal, yolcuların check-in salonundan park etmiş uçakları, apronu ve kalkan uçakları kolayca izleyebilmelerine olanak sağlıyor.


TAV Havalimanları, yeni terminalin tasarım, yapım ve işletme süreçlerinin tamamını çevresel sürdürülebilirlik politikası çerçevesinde oluşturdu. Terminal’de; 64 check-in kontuarı, 40 asansör, 30 yürüyen merdiven ve 666 metre yürüyen bant bulunuyor. Bagaj kapasitesi ise saatte 5 bin bagaj ve 291 bin 267 metrekare toplam inşaat alanına sahip.

Ayrıca, yeni terminalde kullanılan ısı pompaları, yağmur hasat sistemleri, gri su kullanım sistemi, güneş kollektörleri ve trijenerasyon santraliyle enerji tüketimi ve su harcaması en aza indirilirken atık yönetimi de verimli bir şekilde gerçekleştiriliyor. Terminal, doğalgazdan elektrik üretirken ısıtma ve soğutma enerjisini de ortaya çıkaran bir trijenerasyon tesisine sahip."

Şimdi gelelim arızalara... 

Bir kere mimari ne kadar güzel olsa da olsun, kullanımda etkili olamıyorsa faydası yok. Yani nefis bir bina inşa ediyorsunuz, teknolojinin imkanlarından, geçmiş tecrübelerden yararlanıyorsunuz ama uygulamaya geçtiğinizde elinizdeki imkanlardan yeterince faydalanmıyorsunuz. İç hatlar uçuşunun, dış hatlara yanaşmasını anlayabiliriz ancak yolcuların iki terminalin ıssız koridorları arasında dakikalarca yürütülerek taşınmasını aklımız almıyor. Ya bagajlarında oradan verilmesini sağlayacak bir sistem oluşturacaksınız ya da insanları iki terminal arasında araçla taşıyacaksınız başka yolu yok. Yoksa o kadar büyük terminali kimse beğenmez. Yürü yürü bitmez çünkü. 

Sorun bununla da bitmiyor ki, diyelim ki iç hatlara indiniz. Kapıdan dışarı çıkmanız 15 dakika. Hemde bavul almaksızın. Uzun koridorları zig zaglar çize çize geçerek kapıya ulaşmaya çalışıyorsunuz. Halbuki direk çıkış kapısına yönelen kapılar mevcut. Sadece güvenlik gözetilerek binlerce insanı dakikalarca terminal içinde bırakmak daha tehlikeli sanki. Avrupa'daki terminallerde İç Hatlarda 6, dış hatlarda 17 dk çıkış ortalaması varmış. Müthiş bir rakam.

Sanırım terminal işletmesi fiyatları çok yüksek tutuyor çok fazla mağaza açılmadı henüz. Halbuki dünyanın neresine giderseniz gidin havaalanları birer pazar gibidir. Fotoğraflarını gördüğünüz Kopenhag-Kastrup Havalimanı,  Avrupa'nın işleklik konusunda alt sıralarda yer alan, çok önemsenmeyen bir havaalanı. Ama havaalanı işletmeleri yolcularını önemsediğinden Terminali yaşanılır bir hale getirmeye çalışmış. Kadraja giren bölüm tahmin ettiğiniz gibi çok cüzi bir miktarı. 


Bizim terminalimizde ise o kadar çok az dükkan var ki 9 milyon insana sadece bir mağazanın gazetesi satması enteresan bir örnek olabilir. 

İşin acı veren tarafı ise o mağazanın sabah 08:00'de açılıp, akşam 23:00'te kapanması... 

Havaalanlarınn 24 saat yaşadığını bilmedikleri gibi yolcu yoğunluğunun sabah 05-08 arasında günün diğer saatlerine göre çok daha fazla olduğunu da bilmiyorlar sanırız. 

Lounge olarak da diğer terminallere göre çok zayıf durumda olan ADB için terminal işletmecisinin biraz farklı düşünmesi gerekecektir. Bu arada Türkçe karşılığı Aylaklık etmek, Dinlenmek olan Lounge için mutlaka Türkçe bir terim bulunması bence iyi olacaktır. 

Havaalanlarımız ve hava yolları şirketlerimizi çok daha iyi yerlerde görmek istemek hem hakkımız hem de temennimiz.

* ADB: İzmir Adnan Menderes Havaalanı'nın uluslararası uçuş kodu

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...

İzmir’in Tarihine Bir Adım Daha Yakın

Fisun Yalçınkaya, İzmir Agorasını Kazı Başkanı ile birlikte gezip Milliyet Gazetesi'nde yayınladı. Bugünkü gazetelerde yer alan haberi sizlerle paylaşıyoruz. Belki bu vesile ile her gün önünden geçtiğiniz antik kenti bir kez gezmek istersiniz. Buyrun haberi olduğu gibi alıntılıyoruz... Gladyatörlerden, gemilere Roma günlük hayatına ışık tutan graffitileri, hamamı, kent alanıyla geniş ve zengin bir antik kent olan ve Total Oil Türkiye’nin desteklediği Smyrna’yı Kazı Başkanı DEÜ arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Akın Ersoy’la birlikte gezdik ve çalışmalardaki yenilikleri dinledik...