Ana içeriğe atla

İzmir Lezzetleri | Şambali



Boyoz, kumru, söğüş İzmir denilince akla gelen onlarca lezzetten sadece birkaçı. İzmirlilerin damaklarını ve sofralarını şenlendiren bir diğer lezzet de Şambali. Deneyenin damağında bambaşka bir tat bırakan Şambali, aynı zamanda bir Kemeraltı klasiği...
 

Tarihi çarşılar dünyanın neresinde olursa olsun asırlık lezzetlerin de membağı. Günde binlerce insanın ayak bastığı bu çarşılar, yöresel lezzetlerin nesilden nesile aktarıldığı mekanlara ev sahipliği yapıyor. Dünyanın en büyük açık hava pazarlarından biri olan Tarihi Kemeraltı Çarşısı da, bu yönüyle sokak aralarında gizlenen lezzet duraklarını keşfetmek isteyenlerin uğrak yerleri arasında yer alıyor. İzmir’le özdeşleşen lezzetlerin layıkıyla hazırlanıp sunulduğu bu mekanlardan biri de Meşhur Hisarönü Şambalicisi.


Bulgaristan’ın Filibe şehrinden 1939 yılında İzmir’e göç eden Adem Saatçi’nin temellerini attığı Hisarönü Şambalici’si tam 72 yıldır, yolu Kemeraltı’na düşenlerin ağızlarını tatlandırıyor.

Adem Saatçi, malzemenin en iyisiyle hazırladığı ve kara fırında, odun ateşinde, bakır tepsiler içerisinde pişirdiği Şambali’yi üç tekerlekli seyyar tezgahında satmış yıllarca. Ardından işi çırağı Muammer Doyurgan’a emanet etmiş. Muammer Doyurgan da bu dünyadan göçüp gidince, oğulları Can, Aşkın ve Cenk Doyurgan sahip çıkmış baba yadigarına.

Türkiye ve dünyaya nam salan bu lezzet, Hisarönü’ndeki 2,5 metrekarelik dükkanda müdavimleriyle buluşuyor. Adem Saatçi’den devraldıkları bayrağı taşıdıklarını söyleyen Can Doyurgan, “Bu iş Adem Saatçi ustamızdan öğrendiğimiz usulde devam ettiriyoruz. Makineleşmeden, tamamen el yapımı olarak işimize devam ediyoruz. 1997 yılında bu dükkana geçtik, daha önce ben de seyyar olarak satış yaptım. Yani bu tatlı 40 yıldan fazla süre, seyyar tezgahta satıldı. Daha sonra bu küçük dükkana geçtik. Şu anda oğlum Yiğit Muammer Doyurgan dükkanda duruyor. Ben de tabii işin başındayım. Ailece bu işe devam ediyoruz” diyor.

Yurtiçi ve yurtdışından müşterileri var


Asıl adı Şambalı olan ancak yıllardan beri Şambali olarak anılan bu tatlı, irmik, şeker ve sütten yapılıyor. Pek çok tatlının aksine içerisinde yağ ve yumurta bulunmuyor. Ayrıca normal şartlar altında 1 ay bekletildiğinde dahi bozulmuyor. Tercihe göre kaymaklı ve tarçınlı olarak da tüketiliyor.

Can Doyurgan’dan, Şambali’nin yalnızca İzmirliler tarafından tüketilen bir tatlı olmadığını, yurtiçi ve yurtdışından müşterileri olduğunu öğreniyoruz. Büyük marketler bile kendilerinden Şambali talep etmiş ancak kaliteyi bozmamak adına kabul etmemişler.

Doyurgan “Bu işi sanat olarak görüyoruz. Kendi halimizde, kalitemizi bozmadan devam ettirmeye uğraşıyoruz. İşlerimiz çok şükür iyi, İzmir dışından, İstanbul ve Ankara’dan da müşterilerimiz geliyor. Yurt dışından da gelenler oluyor ve paket paket alıp gidiyorlar. Çok şükür dükkanımızı kapalı tutmuyoruz. Kendimizi artık müşterilerimizle ortak olarak görüyoruz. Hepimiz bu dükkanın sahibiyiz” diyor.

Türkiye birincisi

Şambali aslında, Suriye’nin Şam kentinin tatlısı. Türkiye’de ise Ege Bölgesi, Tekirdağ ve Adana yöresinde yapılıyor. Türkiye’nin en iyi 10 gurmesi, hamur tatlılarında Şambali’yi ilk 10 içerisinde gösteriyor. “Tarihi Hisarönü Şambalicisi” ise alanında Türkiye birincisi.

Yani Türkiye’nin en iyi Şambali tatlısı burada yapılıyor. Can Doyurgan’ın Suriyeli turistlerin Hisarönü’ndeki Şambali’nin tadını kendi memleketlerindekinden daha lezzetli bulduğunu söylüyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...