Yengen

İki gündür blog ana sayfamızın en üstünde bir müzik paylaşımı var. Eğer üşengeçlik yapmazsak bundan sonra her hafta değişik tarz ve sanatçılardan parçaları paylaşmaya çalışacağız.  İlk parça'yı Badem grubunun son albümünde yer alan bir parçaya verdik. Karacaoğlan'ın müthiş   sözlerine beste yapan Badem grubu bu şarkıya bir de Gülçin Santırcıoğlu'nu dahil ederek , Türk müziğine mükemmel bir eser kazandırmış. Santırcıoğlu'nun sesi öylesine berrak ki, sanki şarkı onun söylemesi için bestelenmiş. Kimdir diye merak edip gugıla sorduğunuzda karşınıza çıkacak sonuca şaşırmayın. Bu sesin sahibi bir İzmirliymiş. Biz sizin adınıza biraz araştırdık.  Facebook Hayran sayfasında sanatçı şöyle tanıtılmış; 

Çok uzun zamandır Kemeraltı'nı gezmemiştim. Hep bir iş için gidip geldiğimden hızlı adımlarla terk ediyordum Kemeraltı'nı. Sağıma soluma bakamıyordum. Bu sabah aheste adımlarla Konak Doğum Hastanesi'nin oradaki katlı otoparktan itibaren gezmeye başladım. Yine bir iş için gelmiştim Konak'a ama bu sefer vakit sıkıntım yoktu...  

Terzi çıraklığı yaparken Antalya Öğretmen Okulu'nun sınavlarını kazanan Mustafa Fehmi, 1906 yılında Giritli bir ailenin çocuğu olarak İzmir'de dünyaya gelmişti. Bugün bu satırlarda bunu anlatmamıza neden olan olay ise Türkiye Cumhuriyeti tarihinin 2. irticai ayaklanması olan Menemen Olayı'dır. Bir diğer deyişle Kubilay Olayı...

Kedi Kitapevi Pazartesi Söyleşileri'ne Ufuk Yücel'in konuk olarak katılacağı " Dünden Bugüne Şarap ve Şarap Kültürü " isimli etkinlikle devam ediyor.  Söyleşi "Küp Şarapları" sponsorluğunda gerçekleştirilecektir. Tadım testi için kadehlerinizi getirmeniz rica ediliyor...

İ zmir Fuarı ile özdeşleşen Hayvanat Bahçesi, Sasalı Doğal Yaşam Parkı'na taşındığından beri binlerce İzmirlinin akınına uğruyor.  Sasalı bölgesinde 425 bin metrekarelik bir alan üzerinde asya fillerinden, aslanlar, timsahlardan zebraya, su aygırından, zürafaya kadar 120 türden 1500 hayvan ve 3 bin ağaç ile 250 bitki türünü içerecek şekilde ziyarete açılan Doğal Yaşam Parkı 3. yılını doldurmak üzere...

Çok hoşuma giden bir hikayeyi paylaşmak istedim...  Bir gün sormuşlar ermişlerden birine. " Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır? " " Bakın göstereyim " demiş ermiş. Önce sevgiyi dilden gönüle indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi oturmuşlar yerlerine. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.

Güzel şehrimizin bazı köşeleri vardır, uğursuzluğuna inanırım. Çünkü yıllardır hangi yatırımcı alıp baştan aşağı düzse orası bir türlü adam olmaz.  Mesela Gül Sokağı'nın I.Kordon'la birleştiği nokta da bir dükkan vardır. Yıllardır işletmecisi kim olursa olsun 1 yıldan fazla dayanamaz. Son 10 yılda neler olmadı ki orası.  Aynı şekilde Gündoğdu Meydanı'nda yer alan Eko Pub haricinde hiç bir mekan kalıcı olamadı. Son zamanlarda Tyna diye bir pub daha var o da sürümden kazanarak yer edinmeyi başardı. Dayanabilecek mi meçhul. İşte böyle bir mekan daha var Ali Çetinkaya Bulvarı üzerinde... Kaç kez el değiştirdi. Köfteci oldu, tutmadı, kafe oldu tutmadı... En son Ohannesburger isminde bir mekan açıldı.  Gittik denedik olmayacağını düşünüyordum nitekim olmamış ta... 

Milattan Önce 1200 yıllarında Ege’de, Truva Savaşı’nın ünlü komutanı Agamemnon, 10 yıl süren savaş boyunca askerlerini, savaş alanına en yakın olan ve günümüzde Balçova olarak bilinen bölgeye gönderir. Agamemnon, yaralı askerlerin kısa zamanda iyileşip geri döndüğünü görünce, kaplıca suyunun şifalı olduğunu keşfeder. Bir diğer rivayete göre de; yüzü ve vücudu yaralarla kaplı Agamemnon’un kızının bu sularda yıkanarak iyileşmesi ve güzelleşmesi üzerine, Agamemnon bu yörenin özel bir yer olduğuna inanır. Ve bu bölge tarihte Agamemnon Kaplıcaları diye anılır.

İzmir'in ünlü fotoğraf sanatçısı Tahir Ün'ün 23 Kasım'da Resim ve Heykel Müzesi'nde sergilenmeye başlayan "XINJIANG: Ata Yurdu" isimli sergisi 8 Aralık'a kadar İzmirlilerin ziyaretine açık olacak...