Ana içeriğe atla

İzmir'de Çömlekçilik


Türkiye'nin kültür portalında İzmir'deki çömlek kullanımı ve çömlekçilik hakkında yapılan kısa bir araştırmaya rastladık. Sizlerle paylaşmak isteriz... 

Çömlekçiliğin, göçebe kavimlerin yerleşik düzene geçmesiyle gelişmeye başladığı yapılan kazılardan anlaşılmaktadır. Anadolu’da ilk yapılan çömlekler Neolitik Dönem'e yani yaklaşık M.Ö. 7000'li yıllara dayanmaktadır. İlk dönem çömleklerin sargı-dolama usulü ile elde şekillendirildiği, pişirimin ise genellikle açık ateşte yapıldığı anlaşılmaktadır. M.Ö. 3000’li yıllarda çömlekçi çarkının bulunmasıyla çark üzerinde şekillendirme işlemi de başlamıştır. Yine aynı dönemde toprağın pişirilmesi için ilkel fırınlar kullanılmasına başlanmıştır.

İzmir ve çevresinin (Bayraklı, Urla, Foça, Sisam adası) önemli bir seramik merkezi olduğu yapılan kazılarda ortaya çıkan arkeolojik buluntulardan anlaşılmaktadır. Bu yörede çömlekçiliğin gelişme nedenleri arasında toprak yapısının çömlek eşya yapımına uygun ham madde olan çömlekçi kili açısından zengin oluşu sayılabilir. Diğer bir neden de bağcılık dolayısıyla şarabın, zeytincilik dolayısıyla zeytinyağının saklanmasında kullanılacak kaplara olan gereksinimdir.


Günümüzde Menemen İlçesi'nde çömlekçilik oldukça gelişmiştir. Bölgeden elde edilen ve çömlek yapmaya elverişli killi toprak, özel havuzlarda çamur haline getirilip, süzülüp temizlendikten sonra belli bir kıvama gelene kadar kurutulur ve çark üzerinde elle işlenerek biçimlendirilir. Özel fırınlarda pişirilen çömlekler su sızmasını önlemek amacıyla sırlanır. Menemen'de kullanılan kil, sırlı ve sırsız ürünlerin bir pişirimde yapılmasına elverişlidir. Burada artık yedinci nesil tezgâhlarda, insan gücünün yerini elektrik motorunun aldığı görülmektedir. Menemen'de 8 büyük atölye bulunmakta, pek çok yörenin tersine yeni kuşaktan da bu sanatı öğrenenler çıkmaktadır.

Yapılan işlerde küp, saksı, bardak, (küçük testi), testi gibi günlük kullanım eşyalarının yanı sıra turistik amaçlı hediyelik eşyalara da yer verilmektedir.

Kaynak: Güngör Güner, Anadolu'da Yaşamakta Olan İlkel Çömlekçilik, İstanbul, Ak Yayınları Kültür Serisi: 16 - 5, 1988. Sinan Mete, Aycan Hasırcılar. Menemen İlçesi Halk Kültürü Alan Araştırması 2013. İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Halk Kültürü Arşivi. Fotoğraflar: H.Sinan METE (İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi) Celal ERDEM (İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Arşivi)

Kaynak: https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/izmir/kulturatlasi/comlekclk765594


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sadık Bey Semtinin İsmi Nereden Gelmektedir?

Konak'tan Güzelyalı'ya giderken Vali Konağı ile Köprü durakları arasında yer alan durağın adı Sadık Bey durağıdır. Susuzdede Tepesi'nin kuzey doğusunda Türk Koleji ve Hakimiyet-i Milliye İlkokulu'nun tam arasında kalan bölgededir.  Civarda Sadık Bey'e ait bir heykel bir meydan veya bir sembol yoktur.  Peki kimdir Sadık Bey ve neden bir muhite adını vermiştir? Buyrun beraber okuyalım...

Giraudlar

Toprak mahsullerini ithal değil, ihraç ettiğimiz günlerdi. 1700’lü yılların ortalarıydı ve İzmir, yerel ürünlerin dünya pazarlarına aktarıldığı bir çıkış noktasıydı. Hatta ihracatta on kata ulaşan bir artıştan bahsediliyordu. Zira, “ Batı Avrupa’da sanayi devrimi nedeniyle toprak mahsullerine aşırı ihtiyaç duyuluyordu. ” Jean-Baptiste Giraud’nun Güney Fransa’nın Antibes kentinden İzmir’e gelişi tam da bu döneme rastlamıştı. Takvimler 1761’i gösteriyordu ve Giraud ailesinin ilk üyesi, Marsilyalı bir firma tarafından “ toprak mahsulleri ticareti ” için İzmir’e gönderilmişti. Zamanla aile bu topraklarda kök salacak; Şark Halı, İzmir Yün Fabrikası, İzmir Pamuk Mensucat ve İzmir Basma Fabrikası ile halıcılıktan konfeksiyona bir çok sektörde ilk sınai fabrikaları kuracak; Levanten kültürünü zenginleştirecek; spor güncesine de pek çok başarı ekleyecekti. Cronicles Dergisi'nin 7. sayısında çıkan bu yazıyı, Levantine Heritage görselleri ile birleştirip sizlerle paylaşmak istedik...

Bir Zamanlar İzmir | Palet Restaurant

Palet Restaurant, 2000'li yıllara girmeden mecburen hayatına son vermiş İzmir'e renk katan bir işletmeydi. Kordon'da Alsancak İskelesi'ni geçtikten sonra limana yakın bir yerlerde denizin üzerine kurulmuş enterasan mimarisi ile sembolleşmiş bir eğlence merkeziydi...